ihvan ı safa

entry4 galeri
    4.
  1. Basra'da 10. yüzyılda ortaya çıkan bir felsefe çığırının taraftarlarına verilen bir addır.

    insan ruhunun ölümsüzlüğüne karşılıklı yardımlaşma ve eğitim ile ruhların arınacağına inanan kişilerin bir araya gelmesinden doğan bu ihvan üs-Safâ daha çok Yeni Eflatunculuk görüşünün etkisi altında idi.

    Fikirleri Ebu Süleyman'ın yaptığı Risaleler, Gazâlî (1058-1111), ibn Arabi (1165-1240) gibi islâm dünyasının bilginleri, kelamcıları, filozofları ve sufileri üzerinde geniş bir etki bırakmış, yazarları tarafından felsefe ile dinin uyumunu sağlamaya çalışan, Aristo ve Platon felsefeleriyle, Hermetik öğretileri, Yeni Pisagorculuğu ve Sabiiler'in öğretilerini islâmî öğretiler ile birleştirerek sunulmuştur.

    ihvan üs-Safâ'nın görüşlerine göre; dünyanın ilahî kaynağı, ruhun Tanrı'ya dönüşü, ilahî niteliklerin ve ruhun özüdür.
    Tanrı birliği (vahdet-i ilahî) aşamasında bütün varlık türleri birlik içinde, Tanrı özündedir. Burada tek varlık Tanrı'dır.

    Yaratılış, Tanrı'dan çıkış ile başlar, son varlık katında bütünlüğe ulaştı. Bu çıkış, Tanrı'nın özünden güçlü bir fışkırma niteliğindedir. Bu nedenle yoktan varetme diye bir olay yoktur, var olan Tanrı'dan, görünüş alanına çıkarak şekillenme vardır.

    Akıl, insanı başarıya ulaştıran en güvenilir kabiliyettir, varlık aşamalarında Tanrı'dan ilk fışkıran akıl olduğundan Tanrı'ya en yakın olan da odur.

    ihvan üs-Safâ filozofları Kur'an'ı mecazî olarak yorumlama yolunu kabul etmişlerdir. Savundukları akılcı görüş, imanı akıldan üstün sayan, islâm âlimlerinin tepkisiyle karşılaşmıştır.

    ihvan-ı Safâ'ya göre insanlar kusurlu da olsa mevcut dinlerden birini seçmelidirler, çünkü bu dinsiz olmaktan daha iyidir. Ayrıca her dinde hakikatin çeşitli unsurları bulunmaktadır. Mezhepler konusunda da ihvan-ı Safâ, liberal bir tutum takınmakta ve takipçilerine mezhep taassubundan uzak durmalarını öğütlemektedir.

    inanç bir seçim işi olduğu için bu konuda kişilerin zorlanmasından, herhangi bir dine inanmaya mecbur tutulmalarından yana değildirler. Ancak dinin topluma ilişkin bâzı kuralları toplumun huzur ve refahını sağlamaya yönelik olduğundan sosyal düzenlemelerin konusu hâline gelebilir.

    Kutsal Kitaplar'daki yaratılış, Âdem, Şeytan, hesap günü, Cennet ve Cehennem gibi metafizik hususların Müteşâbih (mecâzî) şekilde anlaşılması gerektiğini düşünen ihvan-ı Safâ, bu kavramlara birer sembol olarak yaklaşırlar. Kavramların arkasındaki sembolik manaya ulaşamayan kişiler (ihvan-ı Safâ terminolojisinde avam denir) bu ifadeleri sözlük anlamlarıyla idrak eder.
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük