bugün

en nefret edilen kelime

aslında kelimeden değil de o kelimeyi söyleyen yüzünden o kelimeden nefret ediyoruz (ya da ediyorum, şahsen kendi açımdan) örnekleyelim de anlaşılsın; din inancı olan biri olarak siyasetçilerin veya alışveriş sırasında mal-hizmet satan-veren kişinin kalkıp "allah" demesi...

ırkçı bile diyebileceğiniz aidiyet duygusu yaşayan biri olarak yine üstte örnekte verilen davranışı sergileyen birinin (siyasetçi, satıcı, esna vs) kalkıp vatan millet bayrak edebiyatı yapması...

din açısından fundamental inancı olan ve ırkçı olacak kadar aidiyet duygusu olan (türk olmak, türkiye cumhuriyeti vatandaşı) biri olarak bu insanların ağzından allah vatan millet bayrak sözlerini duyduğumda içimde nefret uyanıyor.

ya kardeşim, benim zaten bir allah'ım var, din inancım var.
benim zaten bir ülkem, bir bayrağım, bir kimliğim var.
ne yani, bana bir allah yetmiyor da senden bana allah ver mi diyorum, bana bir ülke bir bayrak bir kimlik yetmiyor da bana ülke bayrak kimlik mi ver diyorum da beni geri zekalı yerine koyup bana allah, vatan, millet, bayrak satmaya kalkıyorsun?

bir siyasetçi olarak senden istediğim bir malı bir hizmeti bana dünya standartlarında sun. bu mala hizmete ulaşmam, almam için ve yaşam kalitemi artırmak için çalış.
ya da pazarda limon satarken, mağazada ayakkabı satarken bana allah kitap vatan millet ayağı yapma. benim ihtiyacım allah din iman vatan millet değil, hesaplı kaliteli limon veya ayakkabı.

en çok kızdığım da bu din vatan millet bezirganlarına laf söyleyince dinsiz vatansız ülke düşmanı diyorlar. kimse demiyor ki adam çürük limonu, kalitesiz ayakkabıyı satmaya kalkıyor, yaptığı utanmazlığı da din ile millet ile kapatıyor, insanları kandırıyor demiyor.

diyeceğim...
burada nefret edilen kelime değil de bu kelimeyi söyleyen kişidir. kişiye duyulan nefretin resmedilmesidir nefret edilen kelime.
oysa aynı kelimeyi değer verdiğiniz, sevdiğiniz, sayı duyduğunuz birinden olsa bu kelime bu kadar irrite gelmez.