yatarsın gece vakti yatağına. içkilisindir çoğu zaman. yalnızsındır, her yolculuk bir gurbettir. sevdiklerin uzaktadır. o an her şeyin dışına itilmiş duyarsın kendini. otel odası mezar gibi gelir birden. her ses büyür, ta uzaklarda havlayan köpek kapının dışındadır sanki. duyduğun bir çıtırtı, bir deprem gürültüsüdür.
anılar, hep de en kötüleri, en acıları dirilir birer birer. uykun kaçar. bir kahve olsa, bir şişe su getirtmişsen önceden, bir şişe soda, kurtarır seni. açarsın ışığı, bir kitabın varsa yanında, dalar gidersin. o gurbet, garip, seslerini duymak istemeden... bu otel odasına daha önce gelip geçmişleri hatırlamadan...
yabancılaşırsın kendine bazen. eşyalar yabancıdır sana, aynada gördüğün sen değilsindir. yatakta yatan, elbisesini duvardaki çiviye asan başka biridir sanki. evinde, kendi odanda sensindir de hani bu otel odasında sen değilsindir yani.
sonra dayanamaz giyinir çıkarsın belki. yürür gidersin. belki evine, belki başka bir otel odasına. kendine ya da kendin sandığın bir yabancıya...