bugün

babayı dövmek etik midir sorunsalı

babayı dövmek 'yanlış ve doğru' gibi ne idüğü belirsiz kriterler icat eden etiğin değil, olsa olsa pratiğin veya adaletin konusudur. elbette bu konunun aktörleri sadece 'baba ile oğul'dur. bir baba kız arasında ya da oğul ile ana arasında böyle bir muhabbet dönmez.

eğer baba oğlunun 'yanlış yapmaması' adına kendi çocukluğunda yaşadıkları ve yetişkin olduğu zaman bulunduğu toplumda genel kabul gören bir nedenle dayak atmışsa, başka da bir terbiye yolu bilmiyorsa, ve oğul büyüdüğü zaman bunun ayırdına varırsa, sözkonusu dayak pratik nedenlerle uygulanmış, bir anlamda hem döven baba hem de dayak yiyen oğul toplumun kurbanı olmuş, ama oğul için belki de bir kazanım bile olmuştur. bu noktada oğul hem kendi yaşadığı tecrübeye bakar hem de kendisi yetişkin olduğu zaman toplumun genel kabul kriterlerini gözönüne alır, takdir eder ve kendi oğluna olan davranışını belirler. ama bu bağlamda yaslanmış ve görevini tamamlamış babaya dayak atmanın her halükarda pratik bir getirisi yoktur. çocuğuna dayak atmayı tercih etmesi ya da etmemesi muhakkak bir şekilde kendisi küçükken babasından yediği dayaklar ve bunların kendi üzerinde bıraktığı etkilerle alakalıdır.

eğer baba oğlunun 'hizaya getirilmesi' için hiçbir eğitim kaygısı gütmeden sırf kafasına estiği ve gücü yettiği için, yani oğlunun kendisini savunamayacak kadar küçük olmasının avantajı ile dayak atmışsa burada kısas adaletinin sağlanması için babası yaşlanıp güçten düşünce oğul intikamını alır, adalet böylece sağlanır. üstelik oğlun kendi yediği dayak herhangi bir eğitim kaygısı gütmediği için babasına atacağı dayağın da babayı o yaştan sonra eğitme gibi bir derdi aranmaz. zaten eğitim kaygısı bu senaryoda zurnanın son deliğidir. dolayısıyla kısasa kısas olur, hepsi o. kendini savunamayan bir çocuğu dövmekle kendini savunamayacak bir ihtiyari dövmek arasında nasıl bir mukayese ne gibi kriterlerle yapılabilir, bunlar sabaha kadar tartışılır ve mutabakata varılamaz. dolayısıyla kısasa kısas böyle durumlar için en kestirme dinamiktir.

bunun dışında, eğer baba oğlunu hiç dövmediği halde ilerde oğlu babasını döverse işte o zaman büyük soru işaretleri başlar: oğul hiç dayak yememiş olmasına rağmen hangi pratik ile bu şiddeti öğrendi? olayın arkasında neler var? ya da küçükken dayak yemiş olsa acaba böyle bir adaletsizliği yapmamayı öğrenmiş olur muydu? bunlar ilginç alanlar.

bir de ilahi veya evrensel adaletsizlik diye bir vaziyet var: babası tarafından çocukluğu boyunca sudan sebeplerle habire dayak yemiş bir evlat tam babası kıvama geleceği sırada babasını kaybeder ve kendi de hiç çocuk sahibi olmazsa, o yemiş olduğu dayaklar yanına kar kalır. burada ne pratik bir kazanım, ne de adaletin yerini bulması mümkün olmaz. saçmasapan bir tecrübe...