bugün
- sarılma ihtiyacı13
- zalbert ramstein19
- herkesle iyi geçinmek17
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- kendini bir görsel ile anlat18
- gizli samyelin moderatör olması14
- jose mourinho27
- meral akşener17
- bursa9
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et17
- gideon reid morgan jj9
- anın görüntüsü13
- icardi190556
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak15
- magicovento12
- sekse doymuş erkek12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- xdearm9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel22
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi11
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal22
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu20
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü19
- fethullah gülen8
- güçlü kadınların ortak özellikleri22
- yazarların en sevdikleri diziler11
- okula gidiyorum sözlük10
- gay olanları toplum niye sevmiyor12
- yazarların cinsel tercihi15
- hangi sözlükçüyü dövmek istersiniz21
- peygamberlerin yahudi olması9
- bugün yaşadığınız en üzücü olay13
- şanlıurfa da damattan istenilenler listesi15
- dini eleştirmeyi dün düşmanlığı ile bir tutmak8
Bilmiyorum neden kafası şimdi geldi pişmanlıkların, prefrontal korteksim çok geriden geliyor. Yıllar geçmiş, her şey bitmiş, tüm öfkeler kırgınlıklar geçmişte kalmışken, dönüp yaptığım şeyleri hatırladıkça suratımın ortasında çarpasım geliyor. Mesela gayet de yıllarca Aşık olduğum mutlu mutlu gezdiğim bir eski sevgilim vardı üniversitede, öyle kötü bitti ki her şey, sonunda o kadar yıl benim onu hiç sevmediğimi düşünüyordu sanırım sözlük. Bilmiyorum ben mi sebep oldum yoksa sadece izin mi verdim öyle düşünmesine, ama sanırım bir seçim yapmak zorunda kaldım. Ya “ben seni bayağı sevdim aslında ama saçma sapan şeyler yaptım, şu an kendime bile açıklayamıyorum, sen gerçekten bunu hak edecek bişey yapmadın” diyecektim ve kendimden nefret etmem gereken bir durumda kalacaktım, ya da bir şekilde meşrulaştıracaktım işte. Ya o benden nefret edecekti, ya ben kendimden. O zamanlar kendimi seviyordum sözlük, bayağı kendini seven, düştü mü kalkan, canı sıkkın bile olsa yatıp uyuyabilen bir insandım, sanırım gerçekte kim olduğumu sorgulamaya da hazır değildim, kendimi sevmekten vaz geçmeye de.
Geçmişe dönmek istediğimden değil, şu anki hayatımdan vazgeçeceğimden değil ama, ne bileyim düşünür oldum işte olup biten geride kalan siyah beyaz anılara dönüşen şeyleri.
Kendimi çok iyi tanıdım şu son birkaç senede, hem azcık beynime ilacı basıp da kan gönderince, hem de mesleğimden ötürü, içime dönüp kendime bakmaya cesaret ettim yıllardır. Eskiden güçlerimi, ilgi alanlarımı, sevdiğim şeyleri mikroskop altına yatırırmışım sadece, daha Karanlık şeylere sırtımı dönüp. Birkaç yıldır sadece bakması kolay şeyleri değil, her şeyi inceledim yavaş yavaş, özellikle de terapiye başladıktan sonra. Hiç kolay değildi desem herhalde “understatement of the century” olur.
Keşke üzdüğüm kırdığım herkese bir sürü mutluluk gönderebilseydim, keşke geri alabilseydim tüm bencilliklerimi, keşke zamanında sessizce hayatlarından çıkıp gidebilseydim bu kadar yıkıp dökmeden.
Keşke 18 yaşında ders çıkışı o hocayla konuştuğum gün saçmalamasaydım da zamanında tanı alabilseydim, ilaca başlasaydım, kendime dönüp bakmaya cesaret edebilseydim, kendine güvenin altında yatan korkular ve güvensizlikleri, umursamaz gamsız imajın altında yatan çocukluk travmalarını görebilseydim. O zaman anlardım belki dopamin peşinde koşarken aptal aptal şeyler yaptığımı, kendimi kandırdığımı, olmak istediğim kişi olmadığımı. Gerçi kendime duyduğum o parlak, sıcak sevgiyi özlemiyor değilim, ne kadar yüzeysel olduğu ortaya da çıksa. Yüzeysel bir şekilde seviyormuşum kendimi de dünyayı da, şimdi derin bir şekilde anlamaya çalışıyorum, sakin bir şekilde izliyorum.
Bazen merak ediyorum, acaba beni böyle tanısalar severler miydi diye. Çünkü şu an sadece eski ben gibi davranmış bulurken kendimi, sakar, heyecanlı, iyimser, kaosun vücut bulmuş hali gibi yaşarken seviyorum kendimi, ve sanırım o anlar için seviliyorum.
Ne tuhaf üstelik, üstünden birkaç ufak tefek şey ve bir travmatik ilişki geçmiş, yine kendimi bir fe dominant erkekle buldum. Çok farklılar tabii ki, ama bazen şu an benim için yaptığı şeylere bakınca böyle flashback gibi bir his geliyor, diyorum bunu bir sen yaparsın bir de o yapardı, eminim yapardı. O an öyle bir suçluluk duyuyorum ki. Geçmişte ti fonksiyonumu kullanıp da fe’yi görmezden geldiğim her an için şu an ağzıma gelenleri yutuyorum. Geçmişte gördüğüm ama değerini bilemediğim güzel muameleyi hatırlayıp üzüldükçe şimdiki hayatımdaki insanlar için çabalıyorum.
Merak ediyorum, o da bu kadar değişti mi acaba, umarım değişmemiştir, umarım kalbi hala sıcacık ve yumuşacıktır.
Ne tuhaf, objektif olarak daha iyi bir insanım artık, bir senedir terapistimle konuştuğum her saatte büyüdüm sanki ve olmak istediğimi sandığım insana yaklaştım. Hatta hayalini kurmaya cesaret edemeyeceğim bir şehirde hayallerimin eğitimini alıyorum, her gün insanların kalbine dokunuyorum kendimce, gurur duyuyorum vazgeçmediğim ve başardığım şeylerle, sürekli değişik bir huzur hissi içindeyim ama, kendimi bir daha asla eskisi kadar sevebileceğimi sanmıyorum.
Geçmişe dönmek istediğimden değil, şu anki hayatımdan vazgeçeceğimden değil ama, ne bileyim düşünür oldum işte olup biten geride kalan siyah beyaz anılara dönüşen şeyleri.
Kendimi çok iyi tanıdım şu son birkaç senede, hem azcık beynime ilacı basıp da kan gönderince, hem de mesleğimden ötürü, içime dönüp kendime bakmaya cesaret ettim yıllardır. Eskiden güçlerimi, ilgi alanlarımı, sevdiğim şeyleri mikroskop altına yatırırmışım sadece, daha Karanlık şeylere sırtımı dönüp. Birkaç yıldır sadece bakması kolay şeyleri değil, her şeyi inceledim yavaş yavaş, özellikle de terapiye başladıktan sonra. Hiç kolay değildi desem herhalde “understatement of the century” olur.
Keşke üzdüğüm kırdığım herkese bir sürü mutluluk gönderebilseydim, keşke geri alabilseydim tüm bencilliklerimi, keşke zamanında sessizce hayatlarından çıkıp gidebilseydim bu kadar yıkıp dökmeden.
Keşke 18 yaşında ders çıkışı o hocayla konuştuğum gün saçmalamasaydım da zamanında tanı alabilseydim, ilaca başlasaydım, kendime dönüp bakmaya cesaret edebilseydim, kendine güvenin altında yatan korkular ve güvensizlikleri, umursamaz gamsız imajın altında yatan çocukluk travmalarını görebilseydim. O zaman anlardım belki dopamin peşinde koşarken aptal aptal şeyler yaptığımı, kendimi kandırdığımı, olmak istediğim kişi olmadığımı. Gerçi kendime duyduğum o parlak, sıcak sevgiyi özlemiyor değilim, ne kadar yüzeysel olduğu ortaya da çıksa. Yüzeysel bir şekilde seviyormuşum kendimi de dünyayı da, şimdi derin bir şekilde anlamaya çalışıyorum, sakin bir şekilde izliyorum.
Bazen merak ediyorum, acaba beni böyle tanısalar severler miydi diye. Çünkü şu an sadece eski ben gibi davranmış bulurken kendimi, sakar, heyecanlı, iyimser, kaosun vücut bulmuş hali gibi yaşarken seviyorum kendimi, ve sanırım o anlar için seviliyorum.
Ne tuhaf üstelik, üstünden birkaç ufak tefek şey ve bir travmatik ilişki geçmiş, yine kendimi bir fe dominant erkekle buldum. Çok farklılar tabii ki, ama bazen şu an benim için yaptığı şeylere bakınca böyle flashback gibi bir his geliyor, diyorum bunu bir sen yaparsın bir de o yapardı, eminim yapardı. O an öyle bir suçluluk duyuyorum ki. Geçmişte ti fonksiyonumu kullanıp da fe’yi görmezden geldiğim her an için şu an ağzıma gelenleri yutuyorum. Geçmişte gördüğüm ama değerini bilemediğim güzel muameleyi hatırlayıp üzüldükçe şimdiki hayatımdaki insanlar için çabalıyorum.
Merak ediyorum, o da bu kadar değişti mi acaba, umarım değişmemiştir, umarım kalbi hala sıcacık ve yumuşacıktır.
Ne tuhaf, objektif olarak daha iyi bir insanım artık, bir senedir terapistimle konuştuğum her saatte büyüdüm sanki ve olmak istediğimi sandığım insana yaklaştım. Hatta hayalini kurmaya cesaret edemeyeceğim bir şehirde hayallerimin eğitimini alıyorum, her gün insanların kalbine dokunuyorum kendimce, gurur duyuyorum vazgeçmediğim ve başardığım şeylerle, sürekli değişik bir huzur hissi içindeyim ama, kendimi bir daha asla eskisi kadar sevebileceğimi sanmıyorum.
güncel Önemli Başlıklar