mustafa armağan

entry348 galeri video3
    20.
  1. hiç şüphem yok, türkiye'de de bir resmi tarih ve dayatması var. ancak dayatılan bu resmi tarih'e karşı söylemi/belgesi/fikri olanlar bir nevi kendi resmi tarihlerini sunuyorlar. yani resmi tarih'in karşısında objektif olmaktan ziyade bir anti-resmi tarih var. o anti-resmi tarih objektiflikten uzak bir kere. alttan alta "cumhuriyet ve kadroları kötü bakın ondan öncesi pür-i pak, sütten çıkmış ak kaşık" diyor. böyle olmaz, olmamalı.

    tabii ki, II. abdülhamid han ve osmanlı övgüye değerlerdi*, tersini söylemek ve düşünmek akıl karı değil. ancak bu abdülhamid'in ve her alanda osmanlı yapılanmasının kötü ve eleştirilecek yanları olmadığı anlamına gelmiyor. bir de cumhuriyeti ve kadrolarını kötülemek acelesine düşülüyor aynı süreçte. işte mustafa armağan'ın yaptığı bu.

    onun tarihçiliği özel ve tartışmalı konularda yazmaktan, geçmişi övüp bugüne çağırmaktan ve ergenekoncularla abdülaziz muhaliflerini bir kefeye koymak yoluna giden sağlıksız bir karşılaştırmalı bir tarih yazıcılığıdan ibaret. burası yiğidi öldürdüğüm yer.

    ve fakat, dil bilgisi dikkate değerdir ve edebiyat mezunudur. tarihçi(?) olduğu kadar da edebiyatçıdır. dipnot ve belge sevdalısıdır, helal olsundur. ayrıca öyle ya da böyle tarih dışı pek çok konuda da yazın birikimi vardır. burası da sanırım yiğidin hakkını verdiğim yer oluyor.

    ama gel gör ki, tarihçilik, osmanlı'yı övmekle/eleştirmekle olmaz. bu olsa olsa hobicilik olur, ucuzculuk olur, kolaycılık olur. ki bunu murat bardakçı da fazlasıyla yapıyor.

    küçük bir örnekle bitireyim, yazının sanayi devrimi yalanı adlı 6. ksımının 4. paragrafına bakın. ben ömrümü, dahası gecenin bi' vakti ellerimi/zihnimi james watt'ı savunmaya, adamadım. ancak tarihsel bir kişiliğe böyle mi yaklaşılır, böyle mi eleştirilir? yapma be mustafa abi? allahın aşkına.

    http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=780377
    2 ...