bugün

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

Güne hala pazar sefası yaparak sıcak yatağında mışıl mışıl uyuyan, pazar nöbetine çoktan başlamış rutin temposu ile çalışan, iki durumada mensup olmayıp erkenden kalkmış elinde kupasındaki çayı ile dışarıyı seyreden insanlara ve herkese kucak dolusu iyi dilekler.
Kötü ve zalimlere de tez zamanda akıl, fikir.

Bejan Matur diyor ki “hangi insanın derinine biraz inseniz ortak bir dert karşılıyor sizi, anlaşılma isteği”. Anlaşılacağını ya da anlaşılmayacağına emin olsa dahi insan istiyor. Kimileri anlatarak kimileri de susarak anlaşılmak istiyor. Bir de bu olayın “suskunluğum asaletimdendir, her lafa verecek bir cevabım vardır” yönü var. Mevlana güzel söylemiş fakat bu devirde bir korona geldi soluğumuzu kesti. Şimdi birileride sesimizi kesiyor. Zorbalık ile, baskı ile, tahakküm ile…

Gözlemciliğim baş gösterdiğinde kafamı kaldırıp görebildiğim en son noktaya kadar coğrafyayı izliyorum. Çocuklara haftanın bir günü olsun şu dağları/tepeleri karış karış gezdirseler. Bir sebze yetiştirmeyi, bir balık tutmayı, atalarımızın kuş uçmaz kervan geçmez yerlere yaptıkları su yalaklarını görüp “neden?” diye düşünseler. Sonra öğretmenleri çıkıp “yaban hayvanları da bir yudum su içsin diye” cevaplasa. Beton yığınlarının arasında ilim öğrenmeye çabalayan bu çocuklara birazda yaşamın tam ortasından bir şeyler öğretseler keşke. Umarım hepsi yaşadığı topluma faydalı bireyler olurlar.

işte tam burada sistemin istediği gibi anlamayı öğrenen insan anlaşılmaya aç bir şekilde yaşamını sürdürüyor. Aradan sıyrılıp giden filizleri de diğer fidanlara zarar vermesin diye kesip koparıyorlar. Ben biliyorum. Ortadoğuda da , avrupada da bunun gibi nice düşüncelere dalıp giden insanlar var. iyilerin azınlık hissettiği günümüzde yeni bir dünya için çaba sarf edenler azınlıktan ziyade kendilerini yalnız hissediyorlardır diye düşünüyorum. Hepsini en samimi duygularımla selamlıyorum.

Herkese ve her şeye rağmen;”Dünyayı güzellik kurtaracak. Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.”