bugün

gecenin derinlerinden öyküler

Salgının başlamasının üzerinden bir seneye yakın bir zaman geçti. ilk başlarda kimse ne olduğunu anlayamamıştı bile. O kadar hızlı ve o kadar sessiz yayıldı ki... insanlar, devletler reaksiyon gösteremedi yaşananlara. Tepki verdiklerinde ise zaman artık geç olmuştu.

Pek çok insan bulundukları yerlerden başka yerlere kaçmaya çalışırken aslında bu sürecin hızlanmasına yardım etmişti farkında olmadan. Otoyollardaki kazalar ise cabası. Ki bu yüzden şehirler arasındaki bağlantılar da kısa sürede koptu.

Aylar geçtikçe dünya yeni bir düzene geçiş yapıyordu. Ahlaki ve insanî kuralların yavaş unutulduğu, insanların ilkel içgüdüleri ile yaşadığı ve yönettiği topluluklar haline gelmeye başladı. Çünkü insanların bundan başka çareleri yoktu. Tabi, sıradaki kurban, yem 'adına her ne derseniz' olmak sizin için sorun olmayacaksa.

Çünkü toplulukların dışında kalan alanlar ya virüsten mutasyona uğramış ve birer zombi, birer yaratık haline gelmiş varlıklarla dolu ya da onlardan daha beter çeteler ile. Fakat, topluluklarda da çok iyi yerler denemez. Çünkü her grubun her topluluğun kendine göre kuralları, cezalandırma sistemleri, yaşam tarzları var.

Bir de bunların dışında, dışarda kalmaya cesaret eden ve tek başlarına takılan insanlar var. Onlar ise hem topluluklarla iş yapan hem de dışarıda kalmaya cesareti ve tecrübesi olan insanlardı. Çünkü çoğu kampın içini biliyorlardı, şartlarını da. O yerlerdense tek başına, özgürce ve delice bir şekilde yaşamak daha iyidi onlar için.

"Onlardan biri de Rıdvandı. Salgının, kaosun ilk zamanlarından bu yana tek başına yollarda. Vücudunda pek çok yara izi var ama fazla önemsediği söylenemez. Onun için hepsi birer hatıra ve yaşadığının kanıtı gibi, böyle hissettiğini söyler her zaman. Bir yere, bir kimseye, bir şeye bağlı olduğu, ait olduğu yoktur. Belki de bu deli cesaretinin kaynağı budur (gülerek). Sağlam bir adamdır ama. Bu dönemde insanlarda bulunmayan bir özellik.

R: yine arkamdan ne sallıyordun dostum( gülerek).
-oo, bu kampa yolun düşer miydi senin, en son bir ay önce görmüştüm ( sarılırlar)
R: yollarda karşına ne çıkacağı belli olmuyor dostum. Vahşi hayvanlardan, zombilerden beter yaratıklar çıkabiliyor. Görmek istemeyeceğin türden, duymak istemeyeceğin türden şeylere denk geliyorsun.
-(yüzü düşmüş bir şekilde) anlaşılan yine tarikatçılara denk gelmişsin.
R: sadece onlar değil ki, başıboş olan yanına iki üç kişi toplayan, sadist orospu çocukları da çıktı son zamanlarda.
- dünya değişiyor dostum hem de akıl almaz yönlere doğru.
R: salgından önce düşünürdüm dostum, ahlak kuralları yıkılsa insanlar ne yapar, ilkel dürtüler serbest kalsalar ne yaşanır diye. Karanlık düşünceler gelirdi aklıma, şimdi ise onları ve onları masum bırakan şeyleri yollarda görür hale geldim.

R: ama fazla duramayacağım, biliyorsun bu kampı yönetenle pek anlaşamıyoruz(gülerek)

- bilmez olur muyum (gülerek).

R: görüşürüz dostum, yenilere yaşadığımız dünyanın ne hale geldiğini iyice anlat, sonları öncekiler gibi olmasın ( tatsız bir tebessümle)"

Ve Rıdvanın macerası böyle başlar...