bugün

babam

baba adamdır. tokat ın çayır köyünde, yedi çocuklu bir ailede büyümüştür. babası yani dedem on iki yaşındayken ölmüştür. amcalarım gibi çiftçilik ve çobanlık yapacakken, köyü ziyaret eden kaymakamın "bu çocuk çok zeki bu okusun" sözü sayesinde okumaya devam etmiştir. kendisine ekmek almak için verilen parayla gazete almış, ekmeği de bakkala yazdırmıştır. amcalarımın çabalarıyla, senede bir lastik ayakkabı giyerek, her öğün bir mayalı ekmek yiyerek yokluk içinde okumuştur. lise yıllarında, sağ sol kavgalarında, her gün eşşek yüküyle dayak yemiş, bir çok arkadaşı okulu bırakırken, yine de okumaya devam etmiştir. kendi deyimiyle ne sağcı ne solcu, orta yolcu olmuştur. bu yüzden her iki taraftan da dayak yemiştir. yirmibeş kişilik sınıftan, her gün okuduğu, gazetelerin köşe yazılarının da etkisiyle üniversiteyi kazanan tek kişi olmuş, hem kendinin hem de oğullarının kaderini değiştirmiştir. onu ne kadar sevsem, ona ne kadar hayran kalsam azdır.