bugün
- sokak hayvanları uyutulacak48
- icardi190527
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı17
- age of empires'in üstüne oyun var mı13
- rusların en iyi olduğu şeyler26
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi15
- iran'ın teşekkür mesajında türk bayrağı koymaması14
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı26
- ismail kartal15
- ankarayı öven tip17
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması14
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl20
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı14
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz14
- icardi1905'i silip atmak20
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası12
- dursun özbek17
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz13
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi13
- türkiye cumhuriyeti islam devleti olarak kuruldu14
- fenerbahçe taraftarı18
adını boncuk koymuştuk.
bir sokak kedisi...
babamın dükkanının bulunduğu yerde her gün farklı bir esnaf tarafından karnı doyurulur, maskotluklarıyla, şirinlikleriyle sadece bu esnafları değil, yoldan geçen vatandaşları bile kendine hayran bırakırdı.
bir gün ortalardan kayboldu boncuk, bir süre boyunca kimse tarafından görülmedi. belki 1 hafta, belki biraz daha fazla... acıktığında günde birkaç kez esnaf esnaf dolaşan boncuk için 1 hafta görülmemesi uzun bir süreydi.
ve yine bir gün ortaya çıktı boncuk. hepimiz birbirimize bakakaldık, bu boncuk mu değil mi diye.
yani bir kediyi tanımanız ne kadar sürebilir ki?
yüzünden hemen anlaşılan o neşeli, yaramaz, ponçik halinden eser kalmamıştı; suratından acı, öfke ve nefret dolu fışkıran bir kedicikti artık boncuk. ikilemimiz bu yüzdendi.
fazla sürmedi sebebini anlamamız...
genital bölgesi paramparçaydı boncuk'un. belliydi, anlaşılıyordu; ırz düşmanlığında level atlamış, baktığın zaman insan diyeceğin ama aslında insan olmakla alakası olmayan bir yaratığın tecavüzüne uğramıştı.
yaşadığımız şoku bir kenara bıraktık, hemen veterinere götürdük, veteriner muayenesinde de tecavüz bulguları çok net belli olmuştu. tedavisi için belediyenin ilgili birimlerine bile haber edip destek aldık. nasıl olduysa olay, dönemin vali yardımcısının kızının kulağına kadar gitmiş. o da geldi, ilgilendi sağ olsun. Civardaki tüm güvenlik kameraları teker teker incelendi belki bu şerefsizliği yapan o sapığa dair bir iz bulunur diye, ama bulunamadı maalesef.
yukarıda bahsettiğim gibi; şebeklikleriyle, sempatikliğiyle kendisini herkesin ilgi odağı yapmayı başaran o minnoş yavrucuk, o olaydan sonra bir daha başını okşamamıza bile izin vermedi. sevgiyle yaklaşmaya çalıştığımızda bile hırçınlaşıyordu, o travmayı atlamadı bir türlü. sadece mama verdik, salam verdik yedi; süt verdik, su verdik içti. o kadar...
hayvanlar gözleriyle nasıl konuşurmuş, keşke boncuk'u görerek anlasaydınız. insanlara karşı oluşan o bakışlardaki nefret, isyan gözümün önünden halâ gitmez.
bu olaydan sonra çok da yaşamadı zaten boncuk hanım, kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.
seni koruyamadığımız için bizi affet güzelliğim, umarım gittiğin yerde huzurlusundur.
ama en çok da; sana hayvan, sana bunu yapana insan dediğimiz için affet.
o masum, korumasız yavrucağıza bu rezil şeyi reva gören ahlaksız namussuz herif, inşallah bir yerlerden bunu okuyorsundur. Allah senin belanı versin, gün yüzü göremeden geberir gidersin inşallah!
bir sokak kedisi...
babamın dükkanının bulunduğu yerde her gün farklı bir esnaf tarafından karnı doyurulur, maskotluklarıyla, şirinlikleriyle sadece bu esnafları değil, yoldan geçen vatandaşları bile kendine hayran bırakırdı.
bir gün ortalardan kayboldu boncuk, bir süre boyunca kimse tarafından görülmedi. belki 1 hafta, belki biraz daha fazla... acıktığında günde birkaç kez esnaf esnaf dolaşan boncuk için 1 hafta görülmemesi uzun bir süreydi.
ve yine bir gün ortaya çıktı boncuk. hepimiz birbirimize bakakaldık, bu boncuk mu değil mi diye.
yani bir kediyi tanımanız ne kadar sürebilir ki?
yüzünden hemen anlaşılan o neşeli, yaramaz, ponçik halinden eser kalmamıştı; suratından acı, öfke ve nefret dolu fışkıran bir kedicikti artık boncuk. ikilemimiz bu yüzdendi.
fazla sürmedi sebebini anlamamız...
genital bölgesi paramparçaydı boncuk'un. belliydi, anlaşılıyordu; ırz düşmanlığında level atlamış, baktığın zaman insan diyeceğin ama aslında insan olmakla alakası olmayan bir yaratığın tecavüzüne uğramıştı.
yaşadığımız şoku bir kenara bıraktık, hemen veterinere götürdük, veteriner muayenesinde de tecavüz bulguları çok net belli olmuştu. tedavisi için belediyenin ilgili birimlerine bile haber edip destek aldık. nasıl olduysa olay, dönemin vali yardımcısının kızının kulağına kadar gitmiş. o da geldi, ilgilendi sağ olsun. Civardaki tüm güvenlik kameraları teker teker incelendi belki bu şerefsizliği yapan o sapığa dair bir iz bulunur diye, ama bulunamadı maalesef.
yukarıda bahsettiğim gibi; şebeklikleriyle, sempatikliğiyle kendisini herkesin ilgi odağı yapmayı başaran o minnoş yavrucuk, o olaydan sonra bir daha başını okşamamıza bile izin vermedi. sevgiyle yaklaşmaya çalıştığımızda bile hırçınlaşıyordu, o travmayı atlamadı bir türlü. sadece mama verdik, salam verdik yedi; süt verdik, su verdik içti. o kadar...
hayvanlar gözleriyle nasıl konuşurmuş, keşke boncuk'u görerek anlasaydınız. insanlara karşı oluşan o bakışlardaki nefret, isyan gözümün önünden halâ gitmez.
bu olaydan sonra çok da yaşamadı zaten boncuk hanım, kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.
seni koruyamadığımız için bizi affet güzelliğim, umarım gittiğin yerde huzurlusundur.
ama en çok da; sana hayvan, sana bunu yapana insan dediğimiz için affet.
o masum, korumasız yavrucağıza bu rezil şeyi reva gören ahlaksız namussuz herif, inşallah bir yerlerden bunu okuyorsundur. Allah senin belanı versin, gün yüzü göremeden geberir gidersin inşallah!
güncel Önemli Başlıklar