Başlık açmayalı uzun zaman olmuştu, tıpkı bir kitabın hissettirdiği o güven dolu duyguyu hissetmeyeli uzun zaman olduğu gibi.
Matt haig'in Goodreads yılın en iyi roman ödülü 2020'yi alan romanı. 2 günde bitirdim ve uzun zaman sonra büyük bir zevkle okuduğum tek kitap diyebilirim. insanın içinde çıtır çıtır mısır gevreğine dokunmuş gibi bir his bırakıyor. ister istemez Erwin Schrödinger'in kedisini düşünüyorsunuz. Hem ölü hem canlı... Belki paralel evrenlerden birinde şu an - hatta belki çoktan- ölüsünüz. Ama bu hayatta yaşıyorsunuz. Bir yaşamda nefes alıyor, acıkıyor, arzulanıyorsunuz. Belki birinde dünyaca ünlü bir şarkıcı, birinde eski köprünün altındaki dilenci, birinde bir roman karakterisiniz. Yaşamda ne çok seçeneğin, ihtimalin var olduğunu hatırlatıyor yazar bu romanda. Bu ihtimallerin hiçbirinde %100 mutluluk yok. Hepsi belirli dönemlerde pişmanlık, üzüntü, keder ve nefret içeriyor.
Ezcümle: "Araftakiler"den biri olsam, kesinlikle arafım bir kütüphane olurdu benim de.
Olmak istediğim her şeyi olmam, yaşamak istediğim bütün hayatları yaşamam mümkün değil. istediğim bütün yetenekleri geliştirmem mümkün değil. istememin nedeni ne peki? Hayatımda, olası bütün zihinsel ve fiziksel deneyimlerin her bir rengini, tonunu ve her çeşidini yaşamak istiyorum. - Sylvia Plath