bugün
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması14
- icardi19059
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım15
- en obez özelliğiniz12
- şuan yapmak istediğin şey nedir8
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- mesajlaşılan kişinin çirkin çıkması8
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası17
- nişanlı kalmanın saçma olması9
- sevdiğiniz sözlük yazarları16
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- öpüşme ile bulaşan hastalıklar8
- en nefret edilen yazarlar9
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- anın görüntüsü15
- larisalisa20
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- aç karnına poğaça yemek11
- karşı cinse giyim önerileri11
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması20
- jose mourinho29
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım12
- en dindar özelliğiniz37
- chat sitesi kurmak9
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi28
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- embesil yazarlar9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı27
- doğum gününde hatırlanmamak19
- düşün ki o bunu okuyor8
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git14
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu20
iki Şiirin Hikayesi
Birisi “Derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına” derken birisi “Efsaneler dökülüyor gülüşlerinden” diyor. ikisi de gönüllerin semalarında raks eden duygularını, kağıtlara döküp, haykırıyor. Duymak gerek, anlamak gerek ve anlamak için yanmak, yanıpta tütmek gerek. işte yanıpta tüten iki insanın kağıda döktükleri gönlün meali bu iki şiir. Birisi yangınının adını Sitare koyarken birisi yangınına Rüveyda demiş. Sitare diye haykıran Dilaver Cebeci’yken Rüveyda diye haykıran Nurullah Genç’tir. Rüveyda Sitare’siz, Sitare, Rüveyda’sız yapamaz, tamam olmaz.
Sitare Doğuyor
Dilaver Cebeci, bir gün bir okulun önünden geçerken başını bir anlık okulun bahçesine çevirir ve yüreğini orada bırakır. Çünkü gülüşünden efsaneler dökülen, kirpikleri yüreğine batan bir kız görmüştü. Kaşı kara, gözü kara… Aslında Sitare o anda doğmuştur fakat kağıdın bağrına kara mürekkep olması için biraz daha beklemesi gerekecektir. Cebeci artık her gün o yoldan geçer. Gönlündeki çöllere ay doğduran gözleri görmek için…
Bir gün sonunda tanışırlar. işte Cebeci’nin sinesine çektiği elif orada sancıtır kalbini. Üzerindeki nazarları bile bile Gözlerin mi daha sıcak gülüyor yoksa dudakların mı dediği kara kaşlı kara gözlü kızla Sitare’siyle evlenir. Evlilikten sonra Dilaver Cebeci’nin Sitare’si Ayla Hanım anlatıyor:-Dilaver, işten geldikten sonra odasına kapanır ve çalışmaya devam ederdi. Bir gece baktım ki yine çalışıyor, ben uyumak için odaya gidip yattım. Aradan ne kadar zaman geçti, bilinmez. Dilaver, beni uyandırdı ve şiirimi tamamladım, beni dinler misin dedi. Ben de hemen toparlandım ve Sitare’yi dinledim.işte Sitare böyle doğar. Cebeci’nin gönlü Sitare’yle akar tarihin sayfasına. Daha güzel olansa Ayla Hanım’ın büyük bir değer vererek tabiri caizse gecenin körü dediğimiz bir vakitte Cebeci’yi dinlemesidir.
Rüveyda da Doğuyor
Günlerden bir gün Dilaver Cebeci’yle Nurullah Genç otururlar. Tanışıklıkları kadim bir dostluktur. Bir süre sohbetten sonra Dilaver Cebeci, Nurullah Genç’e bir kağıt uzatır ve derki:-Bak, bakalım. Bu şiirde bir eksiklik var mı?Kalemi güçlü olan, şiirleri dillerde dolaşan büyük bir şairin sorduğu bu soru gayet ilginçtir fakat Genç’in verdiği yanıtta soruyu aratmayacak kadar ilginçtir. Genç eline kağıdı alır ve Sitare’yi dikkatlice ve özenle okur. Sonra başını kaldırır ve derki:-Bu şiir eksik…Konu hiç tahmin edilmeyecek bir güzergahta ilerlemektedir. Bir büyük şair eksik var mı diye uzattığı şiiri başka kalemi güçlü bir şair eksik var diyerek cevaplıyor. Arada kısa bir sessizlik demiyorum, sükunet olur. Çünkü yüreklerin fırtınası dinmesi gerekir. Ardından Dilaver Cebeci bir tebessümle Genç’e yanıt verir:-O zaman o eksiği sen tamamla.Nurullah Genç, derki:-Bu cümleyi duyduğum anda gönlüme Rüveyda düşmeye başladı.
Usul Usul Bir Yıldız
Farsça “yıldız” manasına gelen Sitare, usul usul anlamına gelen Rüveyda’ya ışık olmuş. Satırlar ayrı, kelimeler ayrı, adlar ayrı fakat bir şey aynı… O aynı olan kalbin, aklın, ruhun, sevincin, hüznün, aşkın, her ne derseniz deyin adı aşktır.
Birisi “Derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına” derken birisi “Efsaneler dökülüyor gülüşlerinden” diyor. ikisi de gönüllerin semalarında raks eden duygularını, kağıtlara döküp, haykırıyor. Duymak gerek, anlamak gerek ve anlamak için yanmak, yanıpta tütmek gerek. işte yanıpta tüten iki insanın kağıda döktükleri gönlün meali bu iki şiir. Birisi yangınının adını Sitare koyarken birisi yangınına Rüveyda demiş. Sitare diye haykıran Dilaver Cebeci’yken Rüveyda diye haykıran Nurullah Genç’tir. Rüveyda Sitare’siz, Sitare, Rüveyda’sız yapamaz, tamam olmaz.
Sitare Doğuyor
Dilaver Cebeci, bir gün bir okulun önünden geçerken başını bir anlık okulun bahçesine çevirir ve yüreğini orada bırakır. Çünkü gülüşünden efsaneler dökülen, kirpikleri yüreğine batan bir kız görmüştü. Kaşı kara, gözü kara… Aslında Sitare o anda doğmuştur fakat kağıdın bağrına kara mürekkep olması için biraz daha beklemesi gerekecektir. Cebeci artık her gün o yoldan geçer. Gönlündeki çöllere ay doğduran gözleri görmek için…
Bir gün sonunda tanışırlar. işte Cebeci’nin sinesine çektiği elif orada sancıtır kalbini. Üzerindeki nazarları bile bile Gözlerin mi daha sıcak gülüyor yoksa dudakların mı dediği kara kaşlı kara gözlü kızla Sitare’siyle evlenir. Evlilikten sonra Dilaver Cebeci’nin Sitare’si Ayla Hanım anlatıyor:-Dilaver, işten geldikten sonra odasına kapanır ve çalışmaya devam ederdi. Bir gece baktım ki yine çalışıyor, ben uyumak için odaya gidip yattım. Aradan ne kadar zaman geçti, bilinmez. Dilaver, beni uyandırdı ve şiirimi tamamladım, beni dinler misin dedi. Ben de hemen toparlandım ve Sitare’yi dinledim.işte Sitare böyle doğar. Cebeci’nin gönlü Sitare’yle akar tarihin sayfasına. Daha güzel olansa Ayla Hanım’ın büyük bir değer vererek tabiri caizse gecenin körü dediğimiz bir vakitte Cebeci’yi dinlemesidir.
Rüveyda da Doğuyor
Günlerden bir gün Dilaver Cebeci’yle Nurullah Genç otururlar. Tanışıklıkları kadim bir dostluktur. Bir süre sohbetten sonra Dilaver Cebeci, Nurullah Genç’e bir kağıt uzatır ve derki:-Bak, bakalım. Bu şiirde bir eksiklik var mı?Kalemi güçlü olan, şiirleri dillerde dolaşan büyük bir şairin sorduğu bu soru gayet ilginçtir fakat Genç’in verdiği yanıtta soruyu aratmayacak kadar ilginçtir. Genç eline kağıdı alır ve Sitare’yi dikkatlice ve özenle okur. Sonra başını kaldırır ve derki:-Bu şiir eksik…Konu hiç tahmin edilmeyecek bir güzergahta ilerlemektedir. Bir büyük şair eksik var mı diye uzattığı şiiri başka kalemi güçlü bir şair eksik var diyerek cevaplıyor. Arada kısa bir sessizlik demiyorum, sükunet olur. Çünkü yüreklerin fırtınası dinmesi gerekir. Ardından Dilaver Cebeci bir tebessümle Genç’e yanıt verir:-O zaman o eksiği sen tamamla.Nurullah Genç, derki:-Bu cümleyi duyduğum anda gönlüme Rüveyda düşmeye başladı.
Usul Usul Bir Yıldız
Farsça “yıldız” manasına gelen Sitare, usul usul anlamına gelen Rüveyda’ya ışık olmuş. Satırlar ayrı, kelimeler ayrı, adlar ayrı fakat bir şey aynı… O aynı olan kalbin, aklın, ruhun, sevincin, hüznün, aşkın, her ne derseniz deyin adı aşktır.
güncel Önemli Başlıklar