bugün

işsizlik

asıl sorumlusu işveren ve devlettir. türkiyede emek sömürüsü vardır. emekçinin emeğinin karşılığını vermeyen sisteme tepki göstermesi (iş beğenmiyorlar diyorlar ya hani o) gayet normaldir. bursada yaşadığım ve işim gereği olduğu için tüm sanayi bölgelerine ve şartlarına aşağı yukarı hakimim. çoğu işyeri, orta seviyede zekaya sahip bir insanın 2 günde öğreneceği makinaya tecrübeniz olmadığı için 2825 lira ile başlatırız derler. sosyal hakları (erzak, ikramiye, prim vs.) yoktur. bazı fabrikalar insani dramın farkında olduğu için ekleme yapar - ama mesai oluyor. mesaileri tatil gününde %50 veren mi dersin (%100 olmalı), daha gecen seneye kadar elden veren mi dersin (bordroda sigortayı yüksek yatırmamak için). sendika lafını dillendiren işçiyi önce yıldırma, sindirme devam ederse işten atma mı dersin (anayasal hak). tüm madrabazlıklara karşı en alt tabakada çalışan adamın sabırlı ve sinirlerine hakim olması isteniyor. insanlar neden insani şartlarda çalışmasın? Sorun merdiven altı kıytırık işletmelerde mi, iş beğenmeyen isçide mi? Japon bir yatırımcının, fabrikası için Kestelde arazi baktığımız esnada Türkiye piyasasını sorması ve yaşam şartlarını araştırdıktan sonra "ben işçisine değer vermeyen ülkeye yatırım yapmam" deyip vazgeçmesi her şeyi anlatıyor aslında. Fuck the system.