bugün

tayyip erdoğan ın ülkeyi batırması

sakin denizde herkes kaptanlık yapar diye bir söz var. pandemi öncesinden zaten kaptanlık falan da yapamıyordu. vaziyet tüy dikilmiş haldeydi. pandemide akepenin ne kadar kalifikasyon yoksunu ve çapsız olduğu iyice ortaya çıktı.

ülkede elini nereye atsan elinde kalıyor ve o noktadan basınçlı lağım suyu fışkırıyor. türkiye bu haldedir. esasen bunlar bilmediğimiz şeyler değildi. pandemi sayesinde oy verenleri dahil olmak üzere bu gerçekle yüzleştiler betona çarptılar. kuyruğunu dik tutan bile içinden küfrediyordur. net söylüyorum.

ibb seçimlerinde besliyoruz, cebine para koyuyoruz, yine oy vermeye gitmiyorlar demişti ilgili şahıs. yani kopmalar zaten pandemi öncesinde başlamış.

neresinde tutalım; pazarcı esnafın kısıtlama kararları sürecinde malını çöpe dökmesi mi, nöbetçi gözlükçü uygulaması mı vs vs. hep basit örnekler veriyorum. haftada iki gün açık pazar uygulaması mesela...

siyaset kelimesi arapça kökenli olup seyislikle aynı kökten gelir. yani hayvan gütmek, deve gütmek vs aynnı fiil kökü. bunlar onu da beceremezler. iç siyasette batırdılar, dış siyasettte ulusal onur diye bir şey kalmadı. seninki bugün farklı, yarın farklı konuşuyor. dün daha farklı konuşuyor. böyle bir zihinsel döngü içerisinde.

akepenin acilen defolup gitmesi lazım. seçimleri yapmazlar, demokrasiyi askıya alırlarsa kaddafi'nin başına gelenleri düşünsünler. kamera görüntüleri ortada. hiçbir diktatör kalıcı dceğil lakin, güzellikle gitsin. güzellikle derken yargılanmasını görmek istiyorum. katledilmesi insani bir istek değil elbette. o soylu moylu ne öyle ya öorkh yani.