insanların sokakları wc olarak kullandığı yer. şehrin bilmem kaç km dışındaki new delhi gandhi ınternational airport'a indiğiniz andan itibaren ağır kokudan ve yoğun nemden mütevellit nefes almakta zorluk çekiyorsunuz. bütün yemekler inanılmaz baharatlı (neyse ki yanımda poğaça falan götürmüştüm de aç kalmadım) ama tatlıları bir o kadar harika. trafikte genelde tek şerit gidiş tek şerit geliş var. sollamaya çıkan araç karşıdan gelen araçtan büyükse, küçük araç kendine kaçacak delik arıyor. birkaç yerde bir otobüs ve kamyon ya da iki kamyon kafa kafaya çarpışmış gördüm (hangisinin daha büyük olduğu konusunda anlaşamamışlar). new delhi'de insanlar kaldırımlarda yatıyor, berber dükkanı bile sokakta. daracık bir yolun ortasında bir inek vardı ve dakikalarca hayvanın kalkmasını bekledik. dehradun'da her yerde mango ağaçları var ve taze taze mango suyu içebiliyorsunuz. yağmur yağdığı anda şemsiyesiz dışarıda bulunmamak lazım yani hiç şemsiyesiz dolaşmamak lazım. hindistan'da belki de görülebilecek tek güzellik olan tac mahal'i görmeden dönmedim. müthiş bir yer, ayrılmak istemiyor insan. vaktim olsaydı agra fort'u da gezecektim ama bir dahaki sefere. bir dahaki sefer diye bir şey olmayacak, türkiye'ye inip eve gidince annem "oğlum leş gibi kokuyorsun" deyince 3 saat türk hamamında kaldım da yine koku gitmedi be