bugün

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

Bir gün padişah, Sünbülzade Vehbi Efendi'yi yanına çağırır ve der ki: "Bana öyle bir şiir yaz ki ilk mısrasını okuyunca içimden seni öldürmek, bir sonrakini okuyunca ise ödüllendirmek gelsin".

Sünbülzade ise düşünür düşünür ve şu şiiri yazar:

Azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.

Lal-u şarap içirem ve ıslatıp geçirem,
Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan.

Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan.

Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan.

Salınarak giderken arkandan ben sokayım,
Ard eteğin beline, olmasın çamur aman.

Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
Sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan.

Öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarıda hiç,
Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan.

Eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,
Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.

Herkese vermektesin, bir de bana versene,
Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman.

Bu şiir Divan Edebiyatında "Rücu" sanatına bir örnektir. Rücu, ilk dizede söylenilen şeyin, ikinci dizesinde ondan vazgeçmek demektir!