bugün
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği8
- artık yazmayacağım9
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız11
- geldi yine deli10
- erkekler ne işe yarar20
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler12
- arda güler11
- aleyna tilki8
- askerliğe veda gecesi8
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı18
- icardi190521
- türkiye cidden almanyadan daha iyi8
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
- iremga10
- anın görüntüsü11
- insanı zengin hissettiren şeyler11
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi21
- magicovento17
- carlo ancelotti8
- albay kemal13
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri16
- albay kemal'in yazdıklarıni okumamak9
- jose mourinho62
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması9
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- nihavend longa20
- true nickli yazar8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz10
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün9
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır13
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- kizil kara14
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- 1 metre 55 santim balonu ağzına alan kız8
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
- barbara palvin'in aldatılması15
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba18
- magicovento cesurluğu17
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu8
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
görsel
15 yıl önce aramızdan ayrılan Attila ilhan'ın anısına..
(1925 - 10 Ekim 2005)
"izmir'e gitmek için her gün Karşıyaka'dan bindiğim vapurda, daha önce görmediğim birini görüyordum. Başında şapkası, boynunda atkısıyla sahilde dolaşarak sürekli mırıldanıyordu. Vapuru beklerken, "Ne tuhaf biri," diye düşünüp bakardım. Kendi havasında, zaman zaman elindeki minik kâğıtlara notlar alan, mırıldanan bu adam dikkatimi çekerdi..
1965'de, izmir'de Namık Kemal Lisesi'nde ingilizce öğretmeniydim. Bir okul dönüşü vapurda, yine karşılaştık. Kim olduğunu, nerede oturduğunu merak ettim. Vapurdan indik, aynı yöne doğru yürüdük. Takip etmek için değil, ama biraz da öyle gibi. Bizim eve yaklaşmıştık ki o başka bir sokağa saptı ; daha gidemedim.
Bu böyle bir süre devam etti..Cengiz ve Neriman ilhan karşı komşumuzdu. Mahallede herkes birbirini tanırdı, ama onlar farklıydı. Beni sever, ilgi gösterirlerdi. Hatta öğretmenliğimin ilk yıllarında, Nermin Abla da Namık Kemal Lisesi'nde matematik öğretmeniydi. Bana, "Okulda ingilizce öğretmeni yok, çalışır mısın ?" dedi ve onunla aynı okulda çalışmaya başladım..
Bir gün Nermin Abla, beni evine çağırdı. Gittim. içeri girdiğimde, Karşıyaka iskelesi'ndeki şapkalı, mırıldanan adam oradaydı. Nermin Abla, "Attilâ ilhan, Cengiz'in ağabeyi," dedi. Kim olduğunu bilmiyordum, şaşırdım. Nermin Abla, "Biket" diye tanıştırınca Attilâ ilhan, "Vapurdan tanışıyoruz." demez mi ? Benimle ilgilendiğini, bana baktığını fark etmedim bile. 20 yaşında, çevresinde ilgi gören bir genç kızdım. "Niye bu adam benimle ilgilenmedi ?" diye bozulmuşum ki Attilâ böyle söyleyince çok hoşuma gitti. Nermin Abla'dan daha sonra öğrendiğime göre, ben Attilâ'yı vapurda fark etmeden önce o beni görürmüş. "Bu kız nişanlısından ne zaman ayrılacak ?" diye sorarmış. Daha ilk tanıştığımız gün derin konuşmalara daldık. Bana, "Siz nişanlıymışsınız, çok şaşırdım. Daha çok gençsiniz ; sizin gibi birisi evlenip ne yapacak ? Bence yapacağınız güzel işler olabilir. Hayatı tanımıyorsunuz, kararınızı yeniden düşünseniz," deyince kafam iyice karıştı. Zaten evliliğe de gönüllü değildim, nişanlımdan ayrıldım. Evlerimiz birbirine yakındı. Attilâ bir sokak aşağıda annesiyle otururdu.. Birlikteliğimizin başında Attilâ, "Sen çok gençsin, ben 40 yaşındayım. Hayatıma birçok kadın girdi. Onlardan ya da benden kaynaklanan sorunlar çıktı. Hiçbiriyle evlenmedim. Evliliğin bana göre olmadığını düşündüğüm için cesaret edemedim. Buraya gelip gidiyorsun, yakında insanlar konuşmaya başlarlar. iyi düşün. Sonunda evlilik olsa tamam da, ben evlenmem," dedi. Ben de, "Seninle evlenmek için gelip gitmiyorum ki, evlilik aklımdan bile geçmedi," dedim. Konuşmalar böyle gelişti, ama işler hiç de öyle gitmedi. ilişkimiz kendiliğinden farklı boyutlara taşındı. Attilâ ile ilişkimiz hayli ilerlemişti. Annesi Attilâ'ya, "Evlenseniz de mürüvvetinizi görsem," der dururmuş. Yine bir gün Attilâ ve annesi kendi aralarında konuşurken, annesine, "Biket artık bu evde çok yaşıyor. istersen iki yüzük al, laf gelmesin," demiş. Etraftan dedeme, "Senin torunun o komnistle beraber," diye söylenmiş. Hatta dayım dedemi uyarmış. Dedem de, "Ben Biket'e güvenirim ; torunum ne yaptığını bilir," diye cevap vermiş.
Bir gün evlerinin bahçesinde oturduk. Attilâ anlatıyor, ben anlatıyordum. Hiç bitmezdi konuşmalarımız. Annesi elinde bir kutuyla yanımıza geldi. Kutunun içinden bir yüzük çıkardı, Attilâ'ya verdi. O da yüzüğü parmağına taktı. Diğer yüzüğü de bana verdi. Attilâ öyle yapınca ben de aynısını yaptım, yüzüğü parmağıma taktım. Bölmeden konuşmasına devam etti. Ben de atmosferi bozmak istemedim, dinlemeyi sürdürdüm. Annesi kala kaldı. Yüzükler böyle sürpriz oldu. Daha sonra annesi bana, "Oğlumun huyunu biliyorum, ama bari sen kalkıp elimi öpseydin. Yüzük taktım, sizi nişanladım," diye sitem etmişti.."
SEViM DABAĞ, "Gezindim Boş Odalarda / Şair Eşleriyle Söyleşiler" adlı kitabında (T.iş B. Kültür Yayınları, 2010) dokuz şair eşiyle yaptığı söyleşileri aktarmış.. Bunlardan birinde, ATTiLÂ iLHAN'ın eşi BiKET Hanım'a şairle nasıl tanıştıklarını sormuş.. O da böyle yanıtlamış.
Görsel: 1967 yılı Karşıyaka, izmir – Attilâ ilhan ve Biket ilhan
(Görseli remini uygulamasıyla biraz netleştirdim)
(Nuri Erbaz paylaşımı)
https://www.facebook.com/...5/posts/3232311843561193/
15 yıl önce aramızdan ayrılan Attila ilhan'ın anısına..
(1925 - 10 Ekim 2005)
"izmir'e gitmek için her gün Karşıyaka'dan bindiğim vapurda, daha önce görmediğim birini görüyordum. Başında şapkası, boynunda atkısıyla sahilde dolaşarak sürekli mırıldanıyordu. Vapuru beklerken, "Ne tuhaf biri," diye düşünüp bakardım. Kendi havasında, zaman zaman elindeki minik kâğıtlara notlar alan, mırıldanan bu adam dikkatimi çekerdi..
1965'de, izmir'de Namık Kemal Lisesi'nde ingilizce öğretmeniydim. Bir okul dönüşü vapurda, yine karşılaştık. Kim olduğunu, nerede oturduğunu merak ettim. Vapurdan indik, aynı yöne doğru yürüdük. Takip etmek için değil, ama biraz da öyle gibi. Bizim eve yaklaşmıştık ki o başka bir sokağa saptı ; daha gidemedim.
Bu böyle bir süre devam etti..Cengiz ve Neriman ilhan karşı komşumuzdu. Mahallede herkes birbirini tanırdı, ama onlar farklıydı. Beni sever, ilgi gösterirlerdi. Hatta öğretmenliğimin ilk yıllarında, Nermin Abla da Namık Kemal Lisesi'nde matematik öğretmeniydi. Bana, "Okulda ingilizce öğretmeni yok, çalışır mısın ?" dedi ve onunla aynı okulda çalışmaya başladım..
Bir gün Nermin Abla, beni evine çağırdı. Gittim. içeri girdiğimde, Karşıyaka iskelesi'ndeki şapkalı, mırıldanan adam oradaydı. Nermin Abla, "Attilâ ilhan, Cengiz'in ağabeyi," dedi. Kim olduğunu bilmiyordum, şaşırdım. Nermin Abla, "Biket" diye tanıştırınca Attilâ ilhan, "Vapurdan tanışıyoruz." demez mi ? Benimle ilgilendiğini, bana baktığını fark etmedim bile. 20 yaşında, çevresinde ilgi gören bir genç kızdım. "Niye bu adam benimle ilgilenmedi ?" diye bozulmuşum ki Attilâ böyle söyleyince çok hoşuma gitti. Nermin Abla'dan daha sonra öğrendiğime göre, ben Attilâ'yı vapurda fark etmeden önce o beni görürmüş. "Bu kız nişanlısından ne zaman ayrılacak ?" diye sorarmış. Daha ilk tanıştığımız gün derin konuşmalara daldık. Bana, "Siz nişanlıymışsınız, çok şaşırdım. Daha çok gençsiniz ; sizin gibi birisi evlenip ne yapacak ? Bence yapacağınız güzel işler olabilir. Hayatı tanımıyorsunuz, kararınızı yeniden düşünseniz," deyince kafam iyice karıştı. Zaten evliliğe de gönüllü değildim, nişanlımdan ayrıldım. Evlerimiz birbirine yakındı. Attilâ bir sokak aşağıda annesiyle otururdu.. Birlikteliğimizin başında Attilâ, "Sen çok gençsin, ben 40 yaşındayım. Hayatıma birçok kadın girdi. Onlardan ya da benden kaynaklanan sorunlar çıktı. Hiçbiriyle evlenmedim. Evliliğin bana göre olmadığını düşündüğüm için cesaret edemedim. Buraya gelip gidiyorsun, yakında insanlar konuşmaya başlarlar. iyi düşün. Sonunda evlilik olsa tamam da, ben evlenmem," dedi. Ben de, "Seninle evlenmek için gelip gitmiyorum ki, evlilik aklımdan bile geçmedi," dedim. Konuşmalar böyle gelişti, ama işler hiç de öyle gitmedi. ilişkimiz kendiliğinden farklı boyutlara taşındı. Attilâ ile ilişkimiz hayli ilerlemişti. Annesi Attilâ'ya, "Evlenseniz de mürüvvetinizi görsem," der dururmuş. Yine bir gün Attilâ ve annesi kendi aralarında konuşurken, annesine, "Biket artık bu evde çok yaşıyor. istersen iki yüzük al, laf gelmesin," demiş. Etraftan dedeme, "Senin torunun o komnistle beraber," diye söylenmiş. Hatta dayım dedemi uyarmış. Dedem de, "Ben Biket'e güvenirim ; torunum ne yaptığını bilir," diye cevap vermiş.
Bir gün evlerinin bahçesinde oturduk. Attilâ anlatıyor, ben anlatıyordum. Hiç bitmezdi konuşmalarımız. Annesi elinde bir kutuyla yanımıza geldi. Kutunun içinden bir yüzük çıkardı, Attilâ'ya verdi. O da yüzüğü parmağına taktı. Diğer yüzüğü de bana verdi. Attilâ öyle yapınca ben de aynısını yaptım, yüzüğü parmağıma taktım. Bölmeden konuşmasına devam etti. Ben de atmosferi bozmak istemedim, dinlemeyi sürdürdüm. Annesi kala kaldı. Yüzükler böyle sürpriz oldu. Daha sonra annesi bana, "Oğlumun huyunu biliyorum, ama bari sen kalkıp elimi öpseydin. Yüzük taktım, sizi nişanladım," diye sitem etmişti.."
SEViM DABAĞ, "Gezindim Boş Odalarda / Şair Eşleriyle Söyleşiler" adlı kitabında (T.iş B. Kültür Yayınları, 2010) dokuz şair eşiyle yaptığı söyleşileri aktarmış.. Bunlardan birinde, ATTiLÂ iLHAN'ın eşi BiKET Hanım'a şairle nasıl tanıştıklarını sormuş.. O da böyle yanıtlamış.
Görsel: 1967 yılı Karşıyaka, izmir – Attilâ ilhan ve Biket ilhan
(Görseli remini uygulamasıyla biraz netleştirdim)
(Nuri Erbaz paylaşımı)
https://www.facebook.com/...5/posts/3232311843561193/
güncel Önemli Başlıklar