eğer sürekli problemler yaşamak istemiyorsanız; kapıların trank diye kırarcasına çarpılmasını, evde mütemâdiyen asık suratlı gezinen tipleri, olur olmaz ota boka bağıran chucky benzerlerini, anne babaya bitmek bilmeyen tripleri ve de kendilerinden yapılması istenen en basit işleri bile gözlerini devire devire yapmaktan kaçınan ergenleri sevmiyorsanız sürekli suyuna gidilmesi gerekir bunların.
aksi halde hoşgeldin migren, buyur geç çarpıntı..
sorunun temelinde kuşağın kendisinden çok o kuşağı var eden ebeveynler var bence..
bıkkınlık getirecek antipatik hallere anne baba da bir yerden sonra;
'bu kuşak böyle işte, kendi hâline bırakmak lâzım bunları, düzelecek de zamanla kendiliğinden olur ve bırak kudurtma şimdi şunu; kırıcam elini kolunu o olacak'..
gibi yaklaşım ve söylemlerle prim veriyor, kendi hâline bıraka bıraka kendinde hâl bırakmıyor!
bir yerden sonra ailede roller bile değişiyor; anne - baba çocuk gibi, çocuk da anne - baba gibi kontrol odaklarından kopuyor.
istedikleri öyle böyle yapılıyor, ihtiyaçları ve istekleri bir şekilde yerine getiriliyor, yemekler bile çocuğun damak tadına göre pişiriliyor, tv'nin ses düzeyine ve izlenecek kanalın seçimine asi ergen hükmediyor vs vs.
saygı, kırmızı çizgi, kural falan zaten hak getire ama bu kuşağın da bir yetiştireni, eğip bükeni de düşünecek biraz; ektiğin kadarını biçersin, otorite ve disipline olgusundan muaf büyüyen her çocuk muhakkak o boşluğu doldurur; ama kötü arkadaşlarla, ama kötü alışkanlıklarla, ama kırıcı ve sert çıkışlarla..