Rejenerasyon yeteneği en yüksek olan organ, %90'ını alsan da kendini yenileyebiliyor. Bu yüzden ülkemizde canlıdan nakli en çok yapılan organ diye biliyorum. Fakat her zaman için kadavradan nakil daha mantıklı.
Karaciğer vücudumuzun çöpçüsü gibi bir şey. Alınan bütün besinler karaciğerde bir detoksifiye edilir, sonra vücuda dağılır. ilaçlar da keza karaciğerde metabolize edilir ve etkileri azalır, biter ya da artar. Bunlar hep sitokrom p450 sistemi falan *
Bunların yanında karaciğerde konjugasyon sistemi vardır. Bunu şöyle anlatayım, işi biten eritrositler yani alyuvarlar dalakta parçalanır ve sonuçta bilirubin denen madde oluşur. bilirubin normalde yağda çözünen bir maddedir. Yani idrarla atılamaz. Benzer benzeri çözer mantığından düşüneceksiniz. Bu idrarla atılamayan formuna biz unkonjuge (indirekt) bilirubin diyoruz. Yani konjuge olmamış. Karaciğerde bu unkonjuge bilirubin konjugasyona uğrar ve konjuge yani direkt bilirubine çevrilir. Sonuçta idrarla atılabilen bilirubin oluşmuş olur. Eğer karaciğerde bu sistem düzgün çalışmazsa kandaki indirekt bi miktarı artar ve sarılık oluşur. Karaciğer sonrası bir tıkanıklık oluşursa bu sefer direkt bi artar kanda ve yine sarılık oluşur.
Sonra karaciğer bazı önemli proteinleri sentezler, albümin gibi. Pıhtılaşma faktörlerini sentezler. Ve daha hatırlamadığım bir sürü görevi var karaciğerin. Mesela belki kalp çalışmayı durdursa kalbe benzer bir cihaz yapılabilir, idare eder insanı. Ama karaciğere benzer bir makine fabrika kurmaktan farksız olur.
Yani özetle Herkes karaciğerine iyi baksın, beyin ve kalbin yanında çok söylenmez ama karaciğer de hayati bir organdır. Bence bunun üzerine sağ kaburgalarınızın altını bir okşayın, sevin. Çünkü iyi ki var.
