hem yara bandım hem yaram misali insanın canını en cok yakandır belki de... zamanında sen ağlarken onun gözlerinden gelmiştir yaş belki, kimi zaman sonu gelmeyen geyikler yapmıssınızdır bir gün bitecegini bilmeden.
sonra zaman ilerlemeye baslar, siz de düşünürsünüz bir yandan, "farklı bir şeyler sanki" diye, "adını bilmiyorum ama farklı bir seyler var"
kuruntu yapıyorumdur, yok öyle bir şey diye kendinizi de avutursunuz ümitsizce. Gerçekten inanmışsınızdır ya herseyin kusursuz olduguna, cabucak inanmak istersiniz en ufak bir ışıga. o derece bugulanmıstır işte pembe gözlükleriniz.
digerlerinin tavsiyelerini duymamıssınızdır bile, duyduklarınıza karsı o derece tıkamıssınızdır ki kulaklarınızı, ne demeye calıstıklarını gorememişsinizdir.
yolun sonuna yaklastıgında geriye bakar ya insan, sizde bakarsınız bir gecmişinize, ilk konusmaları hatırlarsınız, ilk sabahlamayı, ilk dertleşmeyi. ve apaçık ortadır sonuc artık, gozunu kapayamazsınız bu sefer gormemek icin. anlarsınız meğer kuruntu yapıyorum dediklerinizin aslında gercekten oldugunu. kızarsınız kendinize, ben niye bu kadar aptalım diye.
sonra gidip arkadas'a sormak istersiniz, "ne oldu bize, neden değiştik ki biz bu kadar?" alacagınız cevaptan korkarak, gözleriniz dolu halde.
"bilmiyorum."'dur aldıgınız cevap. "bunu mu dert ettin simdi?"
önünüze donersiniz sonra, cıkartırsınız gozlüklerinizi, duymamak icin taktıgınız kulaklıkları. yolun sonu karsınızdadır işte. giderek daralan ve baska cıkısı olmayan yol.