28 ekim 1923 gecesi o yemekte biliyorsunuz tarihe geçen bir konuşma yaptı atatürk ve "efendiler yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz..." diyerek 29 ekim'de cumhuriyetin ilan edileceğini masada bulunan herkesle paylaştı...
ama efendiler dedikten sonra bir an vardı...bir an durduğu o an...
işte o an...
gazi'nin "efendiler" dedikten sonra masada bulunan mazhar müfit'e (kansu) bakması...
o birkaç saniye...
işte o birkaç saniyede gazi ve mazhar müfit 16 mayıs 1919'da bandırma vapuruna binerek istanbul'dan ayrılışı, 19 mayıs'ta samsun'a çıkmayı, amasya'yı, erzurum'u, sivas'ı, 23 nisan'da meclisimizin açılmasını, sakarya'yı, büyük taarruz'u, dumlupınar'ı, 9 eylül günü izmir'i bir film şeridi gibi hatırladılar o bakışma anında...
gazi, mazhar müfit'e özellikle baktı...
zira mazhar müfit kurtuluş savaşımızın her evresinde atatürk'ün yanında, onun katipliğini yapan, notlarını tutan isimdi.
yani 28 ekim 1923 gecesinden 4 sene önce...
1919 senesi bir temmuz gecesi erzurum'da mustafa kemal paşa ve mazhar müfit dinlenmeye çekilmişler, paşa kahvesini içmiş, sigarasını yakıp bir nefes çekmiş ve mazhar müfit'e sormuş;
"mazhar, not defterin yanında mı?"
mazhar müfit "hayır paşam" diye cevap verir, paşa, not defterini getirmesini ister...
not defteri gelir, mazhar müfit masa başına geçer ve paşayı dinlemeye başlar.
mustafa kemal paşa yazdırmaya başlamadan önce tembihler;
"Ama bu defterine yazdıklarının bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir sen, bir de Kalem Mahsus Müdürü Süreyya bey bileceksiniz, şartım bu…"