bugün

insanları gözlemlemek

Her zaman yaptığım şeydi insanları gözlemlemek, neler hissettiklerini anlamaya çalışmak, hikayelerini kurgulamak kafamda. Akşam saat 7 gibi çıktım sokağa ağır adımlarla pervasızca yürüyerek her zaman oturduğum banka oturdum. Hayat akıyordu önümden bense görünmezliğe bürünmüştüm bir bankın önünde. Her şeyin tam ortasında ya da hiçbir şeyin merkezinde...
Hayat akıyordu insanların üzerinden insanların adımlarından akıyordu hayat. Herkes farklı basıyordu zemine, farklı bir hikayeyle.
Benden bir iz aradım insanların yüzlerinde. Mendil satan çocuklar gördüm gözlerinin içi gülüyo ama buruk bi gülümsemeyle. Neden burda olmak zorundaydılar ki? Sonra başka bi çocuk geçti önümden elinde çikolatasıyla. Birinin elinde çikolata vardı diğerinin ellerinde mendiller... Neden farklı hayatlar vardı? Hayat neden herkese eşit davranmıyordu?
Sigarasını içen mavi montlu sarışın bi çocuğa takıldı gözlerim. Güzel gülümsüyordu. Sigarayı tutan elleri olabildiğince naifti. Ben insanların ellerine bakarım genelde. Eller çok şey anlatır. Bazılarının ise nasırlaşmış elleri, yorgun gözleri vardı.
Yaşamın içinde çırpınan insanları gözlemlemek, çabalarına, dertlerine ortak olmak, yüz çizgilerinden, mimiklerinden neler yaşadıklarını yahut ne düşündüklerini tahmin etmeye çalışmak. Kim bilir ne dertler ne mutluluklar taşıyolar zihinlerinde? Her yüzden, her sesten kendinize ait bişey bulabilirsiniz. Bulabilmeli de insan. Yolda koşarken bi anda karar değiştirip duran insanlar, dekoltesi olup elbisesini çekiştiren kadınlar, yalnızlığını telefonla uğraşarak kamufle etmeye çalışanlar ve zamana karşı mesafeli duran insanlar...
Sokaklar tiyatro sahnesi gibidir aslında. Her insan aynı hikayeyi yaşar ama farklı şekillerde