çakma aydından inciler şeklinde özetlenebilecek yazı.
"ingilizcede üçgene 'triangle' (okunuşu: 'trayengıl') deniyor. Ağzından ha 'üçgen' sesi dökülmüş, ha 'trayengıl', ha 'müselles'. Ne fark var? Yok"
işte bu düşünce herşeyin özeti.
keşke o dil devrimi yapılmasaymış da adı bazılarının maşuk beyzulhas** olsaymış ne güzel olurmuş di mi, ne farkı var emre aköz'den? yok!
dil devrimini eleştirirken üçgen kelimesini kullanması ise çok güzel olmuş. türkçe'nin nasıl akıl ve mantık üzerine oluşturulmuş bir dil olduğunu anlatmak açısından.
bilmeyenelere açıklayıcı olsun diye;
müselles; selase kökünden gelir ve "üçlü, üçleştirilmiş, üç köşeli olan" gibi bir çok manaya gelir.
üçgen sözcüğünde ise bu karışıklık olayı tamamiyle ortadan kalkar geometrik şekli ifade eden tek anlamı vardır.
şimdi bazıları bu çok anlamalılık iyidir diyecek az sabredin; çok anlamlılık dilin zenginliği açısından elbette iyidir ama kavram, terim ve özel isimlerde anlam kargaşası yarattığı tercih edilmeyen bir durumdur. türkçede kavramlar terimler genelde eş anlamlı 2-3 sözcük ile ifade edilebilir ama kavram aolan sözcüklerin çok anlamlılığı pek tercih edilmez.
şimdi konuya dönelim;
yazıda asıl hedef dil devrimiyken son cümleleriyle aköz tamamen kendi yetiştiği geleneğin önceki sahiplerini eleştirmiş.
dil devrimi ile yapılmak istenen aslında halkın anlayabileceği bir dil yaratmaktı. osmanlıcayı anlamayan bir halk vardı ve biz tiyatromuzu bile bu anlamama üzerine kurmuştuk. **
dil devrimi ile yaratılan %1 bile okuma yazma bilmeyen halkı okur yazar yapmak olmuştur.
şimdi bilgisayar karşısında makale döktürenlerin tarihe sırt çevirip jakoben ayaklarında eleştirdiği dönemlerde yapılan bu hareket dünya üzerinde tektir.
çünkü dünya üzerinde halkı başka bir dil konuşurken zengini, aydını farklı bir dil konuşan tek ülkedir o zamanların türkiyesi, osmanlısı.
bu tabi bazılarını rahatsız etmiş olabilir, elit olma ihtiyacı güdüp her hükümete ayrı yalakalık yapanlar, halkı hiçe sayıp elitist kaygılarla olaylara bakanların duyduğu rahatsızlık da böyle arada bir yazdıkları yazılardan ortaya çıkar.
mehmet akif'in şiirlerinin anlaşılmasını engelleyen dil devrimi değil; başına amerikan uşaklarının 1940'lı yıllardan beri oturtulduğu eğitim sistemidir! geçmişine yabancılaştırılmak istenen bir türk milleti oluşturulmuştur.
dilde sadeleşme yanlılarının kraldan çok kralcı tavrı ile dil devriminin uzak-yakın alakası yoktur. zira dilde sadeleşmeciler yıllar sonra aköz gibi elinde pipo oturmuş ahkam da kesmiştir.