iktisadi anlamda bakılırsa olaya, ülke içinde üretilen bir malın başka bir ülkeye satışıdır. ama olaya biyolojik açıdan baktığımızda farklı bir anlam çıkar karşımıza. aslında özünde aynıdır. ama buradaki ürünler ve gümrükler farklıdır.
bedenimizi bir ülke olarak düşünürsek. bizim yediğimiz ve içtiğimiz herşey bizim ülkemiz için bir ithal maldır. biz bunları tüketerek ithalat yapmış oluyoruz. bu durumda bu ithalatı yaptığımız organımız olan ağzımız, bizim ülkemizin gümrük kapılarında birisi oluyor. gümrükten giren ürünler içerde farklı organlara gidip orada işleniyor. işlendikten sonra bir kısmı vücutta saklanıyor. ülke için zararlı olduğuna karar verilen işlenmiş ürünler ülkeden ihrac ediliyor. bu ihraç olayı terleme, kusma, işeme ve sıçma şeklinde oluyor.
terlemeyi ülkeden kaçak çıkışlar olarak nitelendirebiliriz. kusmayı ise fazlalıkları aldığımız yerden iade etmek olarak tanımlayabiliriz. işeme ise ülkede dengeyi sağlayan en önemli kalem olarak normal bir çıkış olarak tanımlayabiliriz.
sıçma olayının farklı durumları sözkonusudur. eğer halk arasında cırcır olarak bilinen ishal şeklinde sıçma işlevi varsa ithalat fazlası vardır. bu yoğun ithal mal baskısı bir an önce çıkmak ister ülkeden. yok cırcır değill de kabız olarak sıçıyorsa ülke de ihraç fazlası mal vardır. ve iç piyasaya sunulmuştur. ancak bu arz iç piyasada şişkinlik yaratmıştır. en güzeli normal sıçmadır. uzmanlara göre günde 1 kez yapılmalı.