bugün
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl16
- gecenin şarkısı10
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı9
- ibrahim reisi12
- galatasaray8
- türkiye cumhuriyeti islam devleti olarak kuruldu14
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi11
- yozgatlı sevgiliyle yapılacaklar8
- hakemsiz galatasaray8
- icardi190522
- fulya öztürk8
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası38
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz11
- fenerbahçe büyüklüğü9
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması11
- anın görüntüsü22
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı111
- panathinaikos'un atatürk düşmanlığı9
- fenerbahçe taraftarı26
- jayden oosterwolde9
- dursun özbek9
- dokunmaya kıyamadan sevmek21
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz22
- bik bikinize ne dikersiniz13
- mühendis erkeklerin genel özellikleri10
- bik bik'in cinsiyeti16
- ruh varsa neden görünmüyor13
- aşık olmadan sevişmek17
- en çok yaşamak istenilen şehir11
- bik bik için diktiğim keten pantolon10
- karın gözünün önünde biriyle olursa büyü bozulur11
- erkolar kapatılsın15
- galatasaray'ın yaşaması muhtemel facia15
- fred'in gs orta sahasını kucağa alması14
- nurcuların fetöcü olduğu gerçeği10
- fenerbahçe13
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz14
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur12
- mauro icardi11
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi8
- manitayla yapılacaklar16
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması11
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur9
- alex de souza13
- 19 mayıs atatürk ü anma gençlik ve spor bayramı11
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor14
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi18
- karıya kıza doymuş erkek26
- travestilerin genelde kürt olması16
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz13
insanın "ne" olduğunu anlayanlar için garipsenecek bir durum yok aslında.
Bugün bilimin ve özellikle paleontolojinin* bizleri getirdiği noktada kabul etmeliyiz ki; insan tüm vasıflarından önce "düşünme yetisi diğer canlılardan daha hızlı evrimleşmiş bir hayvan türü"dür. Kabul edin ya da etmeyin bu böyle. Evet beynimiz mümkün olduğu kadar hayvani dürtülerimizle ve iç güdülerimizle mücadele ediyor ancak her bireyde bu mücadele istenilen başarıyla sürdürülemiyor. Doğanın kanunu bu. Herkes aynı değil maalesef. Evrimsel süreç her birey için farklı hızlarda işliyor.
Şimdi gelelim asıl konuya.
Dişinin iç güdüleri onu devamlı olarak "doğru eşi bulmaya" ve "doğurmaya" yönlendirir.
Doğru eş kimdir? Kadının iç güdülerine göre doğru eş; sağlıklı, dölleme gücü yüksek, yeni nesle güçlü genler aktarabilecek karşı cinstir. Günümüz koşullarında her ne kadar dişilerin bu iç güdüleri bizzat toplum, inançlar, adetler ve benzeri yollarla baskılanmaya çalışılsa da erişkinliğe ulaşan sağlıklı dişi için bu süreç istemsizce başlar ve devam eder.
Peki dişi nasıl o sağlıklı erkeği bulacak?
Yüzlerce erkek arasında en sağlıklı olanı seçmesi gerekiyor.
Evet işte tam da burada, karşı cinsi etkileyecek unsurlar devreye giriyor.
Taytlar, topuklu ayakkabılar, destekli sütyenler, kozmetik ürünleri, güzel kokular...
Bunların tamamı sağlıklı ve güçlü erkeği bulmak için.
(Kadınlar kendileri ve birbirleri için süslenir derler. Yanlış mı? Yanlış! Bir yandan doğru erkeği arayıp diğer yandan aramıyormuş gibi görünmek toplumsal dayatmanın çarpık sonuçlarından biridir anla artık!)
Gelelim türbanlı dişimize.
Bir dişi kendisine öğretilen/kabullendiği ya da çevresi tarafından dayatılan/kabullenmek zorunda kaldığı inançlar nedeniyle türban takınca dişiliğini kaybetmez. Onun için de yukarıda söylediğim süreç aynen yaşanır. Kimi dişiler edindikleri bilgilerin etkisiyle doğal iç güdülerini baskılamayı başarır ve dürtülerine göre -bir yere kadar- hareket etmez. Ancak başta dediğim gibi her birey bunu başaramaz. Kafasına türban taksa da, demirden don giyse de başaramayan bireyler vardır, olacaktır, doğaldır.
Dindarıyla, ateistiyle bu ülkede "insanın gelişimi, biyoloji ve evrim" dersine çok ama çok ihtiyacımız var.
Arkadaşlar, kabul edelim ya da etmeyelim. Bizleri beynimiz değil hormonlarımız, iç güdülerimiz yönetiyor. Beynimiz ise sadece zamanlamayı kurgulamaya çalışıyor ya da çeşitli nedenlerle iç güdüleri baskılayarak gerçekleri görmezden gelmeye çalışıyor.
Kendini yıllarca dine adamış, o uğurda hayatından vazgeçmiş kimselerin bile; bir gün taciz - tecavüz olayıyla medyaya manşet olmasının ve bu durumun çok sık tekrar etmesinin nedenini bir kez daha düşünün.
Sağlıklı bireylerdeki iç güdüleri baskılayabilirsiniz ancak yok edemezsiniz. Fırsatını bulduğu an ortaya çıkar. Yapılması gereken iç güdülerimizi baskılamak değil; o iç güdüleri doğal ve hiçbir bireye zarar vermeyecek yollarla gidermektir.
Bugün bilimin ve özellikle paleontolojinin* bizleri getirdiği noktada kabul etmeliyiz ki; insan tüm vasıflarından önce "düşünme yetisi diğer canlılardan daha hızlı evrimleşmiş bir hayvan türü"dür. Kabul edin ya da etmeyin bu böyle. Evet beynimiz mümkün olduğu kadar hayvani dürtülerimizle ve iç güdülerimizle mücadele ediyor ancak her bireyde bu mücadele istenilen başarıyla sürdürülemiyor. Doğanın kanunu bu. Herkes aynı değil maalesef. Evrimsel süreç her birey için farklı hızlarda işliyor.
Şimdi gelelim asıl konuya.
Dişinin iç güdüleri onu devamlı olarak "doğru eşi bulmaya" ve "doğurmaya" yönlendirir.
Doğru eş kimdir? Kadının iç güdülerine göre doğru eş; sağlıklı, dölleme gücü yüksek, yeni nesle güçlü genler aktarabilecek karşı cinstir. Günümüz koşullarında her ne kadar dişilerin bu iç güdüleri bizzat toplum, inançlar, adetler ve benzeri yollarla baskılanmaya çalışılsa da erişkinliğe ulaşan sağlıklı dişi için bu süreç istemsizce başlar ve devam eder.
Peki dişi nasıl o sağlıklı erkeği bulacak?
Yüzlerce erkek arasında en sağlıklı olanı seçmesi gerekiyor.
Evet işte tam da burada, karşı cinsi etkileyecek unsurlar devreye giriyor.
Taytlar, topuklu ayakkabılar, destekli sütyenler, kozmetik ürünleri, güzel kokular...
Bunların tamamı sağlıklı ve güçlü erkeği bulmak için.
(Kadınlar kendileri ve birbirleri için süslenir derler. Yanlış mı? Yanlış! Bir yandan doğru erkeği arayıp diğer yandan aramıyormuş gibi görünmek toplumsal dayatmanın çarpık sonuçlarından biridir anla artık!)
Gelelim türbanlı dişimize.
Bir dişi kendisine öğretilen/kabullendiği ya da çevresi tarafından dayatılan/kabullenmek zorunda kaldığı inançlar nedeniyle türban takınca dişiliğini kaybetmez. Onun için de yukarıda söylediğim süreç aynen yaşanır. Kimi dişiler edindikleri bilgilerin etkisiyle doğal iç güdülerini baskılamayı başarır ve dürtülerine göre -bir yere kadar- hareket etmez. Ancak başta dediğim gibi her birey bunu başaramaz. Kafasına türban taksa da, demirden don giyse de başaramayan bireyler vardır, olacaktır, doğaldır.
Dindarıyla, ateistiyle bu ülkede "insanın gelişimi, biyoloji ve evrim" dersine çok ama çok ihtiyacımız var.
Arkadaşlar, kabul edelim ya da etmeyelim. Bizleri beynimiz değil hormonlarımız, iç güdülerimiz yönetiyor. Beynimiz ise sadece zamanlamayı kurgulamaya çalışıyor ya da çeşitli nedenlerle iç güdüleri baskılayarak gerçekleri görmezden gelmeye çalışıyor.
Kendini yıllarca dine adamış, o uğurda hayatından vazgeçmiş kimselerin bile; bir gün taciz - tecavüz olayıyla medyaya manşet olmasının ve bu durumun çok sık tekrar etmesinin nedenini bir kez daha düşünün.
Sağlıklı bireylerdeki iç güdüleri baskılayabilirsiniz ancak yok edemezsiniz. Fırsatını bulduğu an ortaya çıkar. Yapılması gereken iç güdülerimizi baskılamak değil; o iç güdüleri doğal ve hiçbir bireye zarar vermeyecek yollarla gidermektir.
güncel Önemli Başlıklar