çok çok güzel bir film. sadece çok yazsam klişe olacaktı... Niyesi de şöyledir efendim...
ince ayrıntıları düşünülmüş bir film ve dengeli olmuş. mesela, çekingen ve ezik duran dick'in pantolonun paçaları dışarı katlanmış ve oldukça büyük katlar halinde katlanmış... barry, tam bir baş belası müzik manyağı karakteri ile filmin sönük ve bunalım olmasına engel olmuş; cuk diye oturmuş. yanni tişörtü çok hoş olmuş. ve rob gordon... sürekli terk edildiğini sanan ve "değişmeyen" bir umutsuz vaka olmuş. filmde ara ara sorunun kendisinde olduğu ifşa edilmiş, ki bu da çok gerçekçi olmuş... ve filmi unutulmaz kılacak bir "motto"ları da var: top five. stephan frears harika bir iş çıkarmış. tabi burda nick hornby'nin kitabının payı da yüksektir muhtemelen. ("based on novel" filmler gayet güzel oluyor sanki...) ayrıca filmde oldukça fazla grup yahut şarkıcı ismi geçiyor. üstelik hepsi hakkında yorum yapılarak... genellikle barry bu işi üstlenmiş fakat rob'un yorumları daha kalite... dahası filmin sonu da klişe değil!