bugün

kavak yelleri

ara sıra karşılaşıldığında bakılan ve hiç sarmayan türk dizisi.
son bölümünde deniz isimli delikanlının yanında özgür kız ayaklarında antipatik ötesi bir tipleme görülmüştür. bir restoranda çocuğun cüzdanını denize atıyor rahat rahat. deniz denen şebelekte peşinden gidiyor o kızın buna rağmen. bütün kimliklerin, kartların, paraların denizin dibini boylayacak, aç kalıp simite talim edeceksin, sonra o kızın peşinden koşacaksın. tek yapması gerekenin o haddini bilmez kıza sağlam bir osmanlı tokatı attıktan sonra hızla olay mahalinden uzaklaşmak olan başrol oğlanımızda nasıl bir abazanlık hali vardır ki deli olduğu saniyede anlaşılan böyle bir tipin boynuna tasma takmasına izin veriyor, o macera senin bu macera benim polisçilik oynuyor. hele bir de parasız kaldıktan sonra vapurda şarkı söyleme ve dilenme sahnesi vardır ki, televizyona saldırmak, "hayııııırr" diye naralar atmak istedim. kanal değiştirene kadar geçen süre ömrümden ömür aldı götürdü. hala kulaklarımda " evlerinin önüüü boyalı direeek" diye bağıran o kızın suratı var. bu mudur macera anlayışınız birader? orjinal versiyonunda da kimin eli kimin cebinde, çarpık ilişkilerle dolu bir durum söz konusuydu ama hikaye vardı, karakter vardı, oyunculuk vardı. bir bölüm olurdu gözlerin dolardı, kendine şaşardın. yapıyorlardı en azından. bu versiyonunu görmeseydikte öyle kalsaydı aklımızda herşey.