bugün

osman pamukoğlu

kitabından bir alıntı;

askerlik şövalyeliktir. bir iş, kazanmak ve kaybetmek duygusu ile yapılmaz. "şeref" duygusu ile, zevk almak için yapılırsa herşey ezilir.
hiç kimseye, sizin için, "kendi işini beceremeyen adam" dedirtmeyin.
eğitim, spor ve atışta kendi ruhunuzu sıkmayın, kim gelirse gelsin hiç bir programı değiştirmeyin.
çavuş, astsubay ve asteğmenlerinizi askerin karşısına hazırlıksız çıkarmayın.
kıymetli konularda, personeli muvazzaf subaylar olarak mutlaka siz eğitin.
askerlerinizle tek tek ilgilenerek ruhlarına hakim olun.
askerlere iyi ve kötü yanlarını söyleyin. bu, askerlerin kendine güvenini ve sorumluluk
duygusunu artırır.
askerin daima umudu olmalıdır, umutsuz askerlerin kendine güveni kaybolur, ilgiye ve yardıma ihtiyaçları vardır.
eğitim öncesinde "bu işi neden yapıyoruz?" sorusunu kendinize sorun. eğer kabul edilebilir kuvvetli bir cevap yoksa yapmayın hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez.
iyi bir eğitici;
- ruh hali ve fiziği açısından muharif ve savaşçı bir tip olmalı,
- hareketli, heyecanlı, neşeli ve enerjik olmalı,
-kendisini, kıt'asının eğitimine adamalı,
-eğitimi neden yaptırdığına askerleri inandırmalıdır.
eğitimde iki günü aynı olan insan, düşünmelidir!
eğitim barış zamanında ordunun bir numaralı işidir. iyi eğitim tek tek askerlerin ve küçük birliklerin ustalığının artırılmasından geçer.
iyi eğitimciler kendilerini askerlik mesleğine ve orduya adamışlardır. eğitimin sert, mücadeleci ve gerçekçi yapılması gerekir. eğitim isteksiz ve cansız olmaz. sıkıcı bir usülle yapılmamalıdır. eğitimin cazip hale getirilmesi için komutan her yolu kullanmalıdır. bu konudaki tuzak, eğitimin sıkıcı olduğunu komutanın değil, askerlerin fark etmesidir. kendisi fark edemez.
eğitim başarısız olursa askerlerin morali bozulur. size bir şey söylemezler; ancak verileni de almazlar. değişik ve yaratıcı uygulamalarla sıkıcılık ve verimsizlik giderilmelidir.
askerleri kışla ve kapalı yerlerden dışarı çıkarın. konuşmayın. yapın. öncelikle eğitimle ilgilenin. hızlı uygulayın. kışla bölgesinde eğitimde olmayan personel sayısına bakarak o birliğin eğitimi ve disiplini hakkında hüküm verebilirsiniz.
eğitimi ustaca yaptıramayanlar, neyi bilmediklerini bilmeyenlerdir. emredilen şeyleri yapmaya çalışan, fakat tecrübesi olmayan komutanlar birliklerini doğru bir şekilde eğitemezler. askerlere anlatarak öğretemezsiniz. arazide kısa ve sıkı bir eğitim şarttır.
bir birliğin muhabereye hazır olması ve çarpışmalara yatkınlığı arazide anlaşılır.
iyi eğitim için çok kağıt gerekmez. bir birlik atış kayıtları, kontrol formları, kalıp test işlemleri ile değerlendirilmez. askerin en iyi dostu arazidir. araziye bakış yeteneği önemlidir. arazinin de, muhakemesi yapılmadan eğitim sağlam olmayacaktır. araziye bakış ve muhakeme, yaratıcı hayal gücünü harekete geçirerek çareleri çoğaltacaktır. her gördüğünüz araziye ve üzerindeki herşeye taktisyen gözüyle, "nasıl kullanabilirim?" diye bakın. dikkatli ve gözlemci olun ve bu yeteneği geliştirin.
hız ve dikkat, savaşta başarının sırrıdır. hareket kabiliyeti demek; hızlı karar, hızlı hareket, ani taarruz, hesap edilmeyeni yapmak sürekli metod değiştirmektir. bütün kalıpları kırarak savaşın doğasını yakalamaktadır. sıradan, kalıpçı, ağır çalışanlar bu işi yapamaz. küçük şeyleri doğru yapın.
kendinizi eğitin. deneyerek öğrenmeden uzak durun. çünkü deneyerek öğrenmek; yavaş acı verici ve pahalı olur. göreviniz emir vermek değil bir şeyler vermektir. uzun ve gereksiz yere uzatılmış eğitim süreleri hem sizi hem de insanları yorar. yanınızda eğitim talimnameleri ve eğitim yayınlarının bulunması o birlik için eğitimin anlamını taşır.
iyi eğitim personel, malzeme, silah ve taktik bilgi ötesinde, hayal gücü ve şevk ile sağlanır. eğitim, bir birlikte yapılan herşeyle ilgilidir. askerleri eğiten birisi hepsini iyi eğitmek zorundadır. ne asker azlığı, ne de arazi yetersizliği bahane olamaz. bu eğitimin esasını anlamakta güçlük çekenler içindir. savaş eğitimi sağlam bir şekilde yapılmadığı takdirde, ordu anlamını ve varoluş sebebini kaybeder
ferdi eğitim, askerin kendine güveninin ve orduya güveninin kaynağıdır. tek er ve küçük birlik eğitimi, kıt'aları muharebeye hazırlamanın hem başı hem de sonudur. yenilgi, çöküş ve panik küçük birliklerden başlar, galibiyeti de onlar getirir.
eğitimde usta olmak için çamuru ve gecenin karanlığını bilmek lazımdır.
gevşek ve zayıf nöbetçi ve gözcüler, barış zamanı malzemenin, savaş zamanı ise can kaybının sorumlularıdır. kazalar, birliğin eğitimi ve komutan etkinliği ile doğrudan ilgilidir. muharebeler canlı ve düşünen düşmana karşıdır.
bir subayın komuta yeteneği, liderlik niteliği ve eğitim yöntemleri bağımsız olmalıdır.

savaş'a dair sözleri

savaş için gerekli üç şart cesaret, zeka ve disiplinli teşkilattır.
muharebede herşey, mutlak itaat ve cesaret üzerine oturtulur.
muharebelerde başarı yüzde doksan dokuz önceden hazır olmakla sağlanabilir.
planlar, muharebenin ilk 2 - 3 saati için geçerlidir, müteakiben plan diye bir şey kalmaz.
o esnadan sonra etki - tepki - rapor geçerlidir.
size göre düşmanın hep üç hareket tarzı olacaktır. ama o, sizin karşınıza dördüncü ile çıkacaktır.
muharebede rastlantılar iyi bir planı bile alt üst edebilir.
muharebede işi uzatırsan mağlup olacaksın demektir. elinizi çabuk tutmalısınız.
generalin barıştaki vazifesi, kendi kıt'alarının savaşma azim ve isteğini artırmak, savaştaki vazifesi ise; ne pahasına olursa olsun yenmektir.
muharebenin dörtte üçüne hakim olan, psikoloji ve maneviyattır. muharebede askerler değil, iki tarafın komutanlarının iradeleri çarpışır.
muharebe raporlarını kısa ve doğru vermek çok önemlidir. kim? nerede? ne yapıyor? raporlar bir türlü doğru verilmez. savaşta komutana gelen bilgilerin yüzde kırkı ise yanlıştır.
arkasında düşmanı hisseden, önündekiyle asla muharebe edemez.
muharebe; cesaret, sezgi, enerji, hayal gücü ve savaş bilgisi ile sevk ve idare edilebilir.
muharebe alanı şeytanların çelik-çomak oynadığı bir yerdir.
muharebede arazi başlı başına bir güçtür ve tarafsızdır. kendisini iyi tanıyana yardım eder.
ormanlar, geceler ve dağlar tarafsızdır. kim uygun kullanırsa onun tarafındadır. orman, dağ ve geceleri kullanamayan kazanamaz.
bir subay haritaya ve araziye baktığında, "düşmanın hangi birliği? hangi topoğrafyada? hangi terkip ve tertip ile olabilir?" hemen anlamalıdır.
hile ve aldatma yapmayan kazanamaz. bunun ortam ve şartlarını size sis, karanlık, vadi, orman gibi faktörler sağlayacaktır.

karşılıksız kalan şeylerin manevi yorgunluğu türk milletine ağır geliyor. şimdilik suskunluğu ise, her şeye rağmen sırf devletine olan saygınlığından başa bir şey değil.