bugün

tutunamayanlar kitabını alıp okumayanlar derneği

Evdeydi. Once sevgilimin birkaç kitabi arasında durdu. Sonra dandik kitapligimda. Sonra okul bitince döndüğüm memleketteki evime götürüp daha az dandik olan kitapligima koydum onu.
Is değiştirdim, istanbul'a giderken aldim yanima. Dapdandik kitaplik aldim, onun kapalı kapaklari içine koydum onu.
Sonra evlendim. O da eski sahibiyle ayni evde yaşamaya başladı.
Sonra tasindik. Sonra kitaplar okudum ve dapdandik kitapligim yetmedi onlara. Yeni havali ve az dandik bir kitaplik aldim. Kapali kapaklari olmadığı icin artik onunla goz goze gelebiliyordum her gun.
Elimde yeni bir kitap, tam okuyacagim, gözüm o dev gibi bordoluga kayiyor.
Herkes ama herkes biliyor onu. Olric i, Selim i filan.
Ben bilmiyorum ve bu eksiklik icimde büyüdükçe büyüyor adeta.
Yeni kitaplar aldim. Onlara elim giderken bir akşam, ona elim kaydi. Okurum ben bunu, dedim. Eşimden, kitabin gerçek sahibinden uyari aldim, başıma geleceklerle ilgili. Ama okurum dedim bi kere
Isyerime götürdüm. Nobetlerime götürdüm. Cantamda tasidim. 10 sayfadan fazla okuyamadim.
Sahibi diyor ki akmiyor di mi?, ben iddialasiyorum, hayir akiyor ama benim hayatım akmiyor. Okuyacak sakin bir halim yok. Bu kitap bambaska.
Saramago gibi marquez gibi. Utandim, bu yazarlardan önce keske oguz atay'i okusaymisim dedirten bir kitapmis. Bir ucak yolculuğu vesilesiyle anladim.
Sarkilarini evde kendim sesli okudum. Akti gitti.
Kendisi oyle bir kitap ki, ayrı mesai harcamak gerekiyor.
Okuyabilenler kazanir.
Sevgilim okudu mu o konu da hala net degil.