Bir çok insanın içindeki dramı farketmeyip "yasal porno mu hihihiihih" tepkisine neden olan ancak diziyi ergen kafasından ziyade normal bir kafayla izlediğinde Hank'in de Runkle'ın da Lew Ashby'nin de aslında ne kadar yalnız ve ne kadar acı dolu bir adam olduğunu anladığı. Bize yukarıda ismini saydığım 3 mükemmel karakteri tanıştıran dizidir. Haddime değil ancak bazı karakterleri incelemek istiyorum.
Hank: Hatunları bir bakışıyla düşüren, büyüyememiş, kızına ve kızının annesi Karen'a ömrünü vermeye hazır, ağzı bozuk, ayyaş, güzeli seven ama hepsinden önce çok yalnız bir abimizdir.
Runkle: Yataktan kalktığı her gün 12 yaşında pipisi olduğunu yeni fark eden çocuklar gibi elinden pipisini düşürmeyen, başlarda kendine güveni olmayan ancak 100 kadınla beraber olduktan sonra hem fiziki hem de mental anlamda kendine güveni gelen. iş yeri fantezisinin vücut bulmuş hali ama müşterileri için pipiyle tokatlanmayı göze alacak kadar da işine aşık bir abimizdir.
Karen: Topaç gibi bir kadın olması ve her seferinde Hank'e geri dönmesi nedeniyle biraz sevdiğim ancak triplerine ömür yetmez diyerekten yolda görsem arkamı döneceğim, çocuk yapsam numaramı değiştireceğim güzel bir ablamızdır.
Lew Ashby: Onu en sona bırakmak istedim çünkü kendisi benim gözümde dizinin ve hatta Amerikan dizi tarihinin en harika karakteridir. Sex-drug-rock'n roll üçgenindeki hayatını aşık olduğu bir kadına borçlu olduğunu öğrendiğimiz, müzik konusunda bir dünya markası, ahlaki değerleri sıfırın altında olan ve yaptığı onca şeye rağmen sevdiği kadına kavuşmasına bir adım kala "son bir koko çekeyim cesaret alayım" derken 24 yaşındaki beni ağlatıp diziye veda eden tek sezonluk abimiz ileriki sezon finallerinde geri geldiğinde "Lew Ashby geldi bu bölüme diye" bağırarak sevinmeme vesile olmuştur. Kendisini çok ayrı severim.
Bu kadardı, okuyanın gözlerine sağlık zihnine bereket inş.