cok fazla kız arkadas, cok fazla anne, cok fazla abla, cok fazla kız arkadas gerektirir.
bunu diyen bir erkektir. her kadına, o cok ozel biri diyen bir erkektir. yapması gereken kadını, sadece kadın olarak gormesi gerektigidir.
bir kadın ne ister? egosu oksansın, gururu oksansın, tanrıca olsun ister. bunu herkes bilir.
erkek der ki, kadınımı tanrıca yapayım. kadın ister ki, erkegim beni tanrıca olarak hissettirsin. bu iki dusunce kesinlikle aynı degildir. erkek matematiksel bir gerceklikten, kadın duygusal bir gerceklikten bahseder. sorun da burdadır. kadının teki, yeganesi, ozeli, sadece kadınıyla ilgilenmelidir. bir kadın, sadece kendisiyle ilgilenildiginde tanrıca oldugunu hisseder, basına tac gecirildiginde degil.
basında tac gecirildiginde, kendini tanrıca olarak goren bir kadın, henuz olgun degildir. cok ve cok sekilsel kalmıstır, ac gozludur, bu kadının bu halini olgun kadınlar dahi eziklik olarak kabul eder.
ne ister bir kadın? ozel oldugunu hissetmek ister. her kadından farklı oldugunu bilmek ister. hic bir kadının sahip olmadıgı ozelliklere sahip oldugunu hissetmek ister. peki, erkegi kadınına bunu nasıl hissettirebilir? askıyla belki, kadınının okumus oldugu en sevdigi romandaki ası verebilir. ruyalarından birini yasatabilir. ne yapar, cok kadın cok tecrube gerektirir bunu ogrenmek.
ne ister bir kadın? morali duzgun olsun ister. sahip oldugu her seyin en iyisi oldugunu hissetmek ister. nasıl hissettirecegi erkeginin tecrubesine baglıdır. erkek en iyisini verdikce verir, kadını en mutlusu oldukca olur.
kadın en sevdigi romanın bas karakteri olmak ister.
kadın ne ister? surekli en iyisi olmak. askta yoksa eger, en iyisini hissettirene en iyisini verene gider. belki de ask bir kadının hissettigi en guzel seydir, bazen bir bebege, bazen bir erkege... veremiyorsan bossundur erkek. kadın gider.