bugün

askerlik

malûm ortamlarda askerlik temalı entry’ler döşenirken anılarımız canlandı haliyle. okumayı sevenler, heyecanını tatmamış mini mini liseliler için birşeyler karalayalım.

öncelikle bu görevi yerine getirmek inanın kusursuz bir eylem. her açıdan kusursuz.. korku, sevinç, değerlerin önemi, eğlence, arkadaşlık, dostluk hepsi var.

üniversitem bitince 2006 yılında yapmam gereken zorunlu hizmetimi 2010’da gerçekleştirdim. tabi ki her yerden askerlik ve süreci ile ilgili doğru yanlış şeyler kulağınıza geliyor. yok tanka ceza vermişler, yok silah tutukluk yapmış silahın adına tutanak tutmuşlar falan..

çoğu gerçekmiş...

mantığın en derini ile mantıksızlığın en zirve anları burada iç içe yaşıyor. öncelikle uzun dönem tayfayı görmek sizi şaşırtacak. bu insanlar nereden gelmiş diyorsunuz. lavaboya sıçan mı ararsın, işeyen mi istersin hepsi orada var. uzun dönemler genellikle iç anadolumuzun çorak bölgelerinden gelen eğitimsiz gençler. çok kuvvetliler, vursa boğayı devirirler ama pratik zeka ve eylem kabiliyetleri yok denecek kadar az. tamamen komut ile çalışan robot gibiler ve siz her türlü belayı başınıza sarabilecek bu riskli grubun lideri oluyorsunuz, gomtanları.

sülüsümüz geldi. acemiliğimizi edirne’de, usta birliğimizi ağrı/doğubeyazıt’ta yaptık. memleket trabzon..

güzel ülkemizin en başından diğer ucuna uzanan bir hikayeyi başka türlü yaşamanız pek mümkün değil. hele ki silah, operasyon, zimmet, emir komuta çerçevrsinde.

edirne’de her şey yolundaydı. acemilik sürecini; iyi ya askerlik güzel, farklı ortam. kahvehanenin biraz ciddisi lem awq şeklinde geçirdik.

usta birliğinde serhat şehrimiz ağrı’yı görünce bir de yanına doğubeyazıt eklenince.. işin rengi biraz değişiyor tabi.

2200m tepede bir karakoldasınız. siz ve sizin gibi insanlar oradalar, uzun dönemler alışık, bir şekilde ayak uyduruyorlar ama kısa dönemler için cidden farklı bir hissiyat. ülkenizin taksim caddesi’nden, konak’tan, kızılay’dan ibaret olmadığını o an, birliğe teslim olduğunuz dakika, çok sert bir biçimde beyninize nakşediyorsunuz.

bırakın insan gürültüsünü, uçak gürültüsünü.. 1km ötedeki sinek sesini bile duyunca oh dersiniz, burada da hayat varmış. yaz ayına denk geldiyseniz vücudunuz çatlar, kış ayındaysanız eksi 40’lara varan ısılarda nöbet tutarken çorabınız postalınıza, derinize yapışır.

terörist nedir, kimdir yakından görürsünüz. hatta onu yok edersiniz ya da resmi ağızla ‘etkisiz hale’ getirirsiniz. çok sinsidirler, hep arkadan vurmak üzerine kuruludur taktikleri, o yüzden orada geçen zaman içinde paranoyak olursunuz. nereden ne gelecek belli değil, fare gezse ve sesi gelse bölük kaldırılır alan taraması yapılır. garip bir duygu ile kaplanıyor insan orada. gerçek manada ülkene sahip çıktığını hissediyorsun ve o güzelim coğrafyanın doğa güzelliklerine, o dağların heybetli görüntülerine yazık diyorsunuz.

o an anlıyorsunuz ki, benim güzel ülkem oralarda gerçekten yalnız.

eğlenceli anlar da olmuyor değil, mesela zimmetli silahını uçuruma düşürüen bir asker.. eğlence katabiliyor bu sürece. orada işler biraz farklı, kimse kimseyi kırmamaya çalışıyor çünkü her an ne olacağı belirsiz bir ortam. kimse kimsenin kalbini kırmak istemiyor. hepsi vatan evladı hepsi sizin kardeşiniz, o yüzden karakollar biraz farklıdır kalekollardan.

komutanla asker iç içe yaşar.

operasyon emri gelir. araçlara binersin, uçsuz bucaksız toprak yollarda ilerlerken aklına ailen, sevdiklerin, evin, odan normalde yüzüne bakmayacağın süs eşyalarına kadar gelir.

sadece 1 saniyede bunlar senin için son bulabilir. bu tip bir ortamda hep tetikte olmasın, gülerken de.

sonra görev süren biter. tekrar o yaşadığın büyük merkeze dönmek için hazırlık yaparsın, ardında uzun dönem erler kalır. önyargılarla geldiğin yerden ağlamaklı uzaklaşırsın, 86 model bir jipin ön koltuğunda.

seni şehir merkezine bırakır bir asker. otobüse biner, yavaş yavaş kahverengiyi terk edip yeşilliklere, oradan da beton grisi renge giriş yaparsın.

yıllar geçse de aklın orada kalır. şu an, tam da şu an orada bir uzun dönem türkü çığırıyor, anadolunun bağrından kopup gelmiş. dağları deliyor sesi..

vatan sizlere emanet, tıpkı biz ve bizim gibi milyonlarca askere daha önce olduğu gibi.

her türk asker doğar. bunu içselleştirmeyen bazı şeyleri idrak edememiş demektir. gidin yapın, orada zaten öğreneceksiniz, neredesiniz, nasıl bir ülkede yaşıyorsunuz.

zor ülkenin zor evlatları, ne mutlu türküm diyene.