bugün

kadınlar neye aşık olur

lisedeyken bir dönem yaz tatilinde kısa bir süre bir kitapçı/sahafta çalıştım. sahibi olan beyefendi çok yakışıklı bir adam olmamasına rağmen, çekici bir adamdı, evet, doğru sözcük bu. esmer, ince uzun boylu, son derece güler yüzlü (hani o kadar ki kahkahasına katılmamak mümkün değil.) bir adamdı. ''hikayesi olan bir yüzü var.'' derler ya; öyle işte...

hep anlatacak çok şeyleri varmış gibi bakar insanın gözlerinin ta içine...anlatır da. hiç susmasın, hep anlatsın ister insan. ve enteresandır size de anlattırır. sizin de bilmediğiniz, o anda anlatırken öğrendiğiniz hikayelerinizde size tercüman olur. sözcükler dilinizin ucuna gelmez, hemen bir anda ''şıp'' diye bulup çıkarıverir. hani o kadar ki; bazen aklınıza gelir de o bulup söylesin istersiniz. hikaye o zaman sanki daha güzel olurmuş, onun sözcükleriyle peri masalına dönüverirmiş gibi gelir insana... yanlış veya aptalca bir şey söylediğinizde ise; hiç öyle utanmanıza, yanaklarınızın pembeleşmesine gerek kalmaz, çünkü öyle tatlı güler ve öyle centilmence düzeltir ki; hani neredeyse yanlışınıza sevinirsiniz. böylelikle her şeyi sorabilir, öğrenebilirsiniz.

o zamanlar anlamamış olsam da, şimdi düşününce kadınları epeyce iyi tanıdığına inandığım, sevdiğim ve sözlerine güvendiğim bu beyefendi; şöyle demişti. Ha!! nereden mi biliyorum, dükkan her gün birbirinden güzel kadınla dolar taşardı. aralarında editörler, yazarlar, oyuncular, gazetecilerin olduğu birbirinden güzel kadınlarla...

bir gün dayanamayarak sordum;''bunu nasıl yapıyorsunuz? bu kadınların hepsi size aşık gibi, sizde ne buluyorlar bu denli? diye. aslında tam olarak bu sözcüklerle, bu kadar açık soramasam da buna yakın bir şeydi. yine gülümseyerek;

''kadınlar yanında kendini değerli hissederlerse, hep yanında olmak isterler.'' demişti.

fakat ben hala dükkanda sürekli çalan farid farjad ve okuduğu cemal süreya şiirlerinin yavana atılmaması gerektiğine inanıyorum.