yazarların karşılaştığı efsane yobazlıklar

entry8 galeri
    2.
  1. ilkokuldan sonra yatılı kuran kurslarında hafız olmak için okuldan "geçici bir süre" ayrılan öğrenciler, yıl sonunda halen kayıtlı oldukları okullarına gelip her dersten tek bir sınava girerek bir üst sınıfa geçerler.

    Bu kursların yurtlarında öğrenciliğinde geçici bir süre kalmak zorunda kalan bir din kültürü öğretmen arkadaşın anlattıklarına göre; bu yurtlar, ailesine en çok ihtiyaç duydukları dönem olan 10-11 yaşındaki kız çocuklarının, zorunlu olmadıkça hiçbir koşulda dışarı çıkamayıp, ailelerini dahi binbir rica ve yakarmalar sonucu görebildikleri, adeta bir çocuk hapisanesidir. Hocaları ve yöneticileri ise birer gardiyan edasıyla çocukların üzerinde müthiş bir baskı oluşturmaktadır. sevgi ve ilgiye muhtaç olan bu Çocukların hemen hepsi son derece mutsuz ve depresif çocuklardır.

    Kendisinin üniversite öğrencisi olduğu halde 10-15 gün zor dayanabildiğini ve göz yaşlarıyla yine rica minnet bir telefon bularak, ailesini aradığını ve gelip bir an önce kendisini kurtarmaları gerektiğini yine göz yaşlarıyla anlatmasını unutamam. Tıpkı Yıl sonunda sınavını olmaya gelen 10 yaşındaki zeynep'in sınav olurken dahi yüzünden düşürmediği, tahliye olmuş bir mahkumun esrik gülümsemesini unutamadığım gibi.

    Aynı kursta uzun yıllar hocalık yaptıktan sonra çalıştığım okula arapça öğretmeni olarak gelen ve hafız olması için küçük zeynep'i çok zeki ve akıllı olması gerekçesiyle, başlangıçta çok da istekli olmayan kendisini ve ailesini yönlendiren, ikna eden nejla hoca'ya sordum elbette.

    "Nasıl oldu da Bu kadar kutsal bir mekanı ve görevi bırakıp; neden buraya; kız ve erkek öğrencilerin bir arada, yan yana olduğu bir okula arapça öğretmenliği yapmak için geldiğini?"

    Fakat esas soramadığım soru ise; insanın efendisiyken bile mutsuz olduğu bir yerde; 10 yaşındaki bir çocuğun evinden, aile ve arkadaşlarından, okulundan uzakta öğrendiği bir dinin huzur vermesi mümkün müdür hocam?
    30 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük