bugün

arrival

2016 yapımı kanada'lı yönetmen Denis Villeneuve'ye ait bilimkurgu filmidir.

film insanda, klişe bulduğum için mesafeli durduğum son dönem bilim kurgu filmlerinin çok ötesinde; büyük bir keyifle izlenebilecek ve yine en sevdiğim şekilde, zihnin sınırlarını zorlayabilecek ölçüde hayranlık uyandırıyor.

dil uygarlığın temelidir evet filmin can alıcı cümlesi tam olarak budur fikrimce.

filmde bir dil bilimcinin, (ki bu; filmi izlememe neden olan son derece enteresan bulduğum kısmıdır. ''neden astronom ya da astrofizikçi değil de bir dil bilimci?'') burası her ne kadar biraz klişe olmuşsa da yerküremizi istila etmiş gibi görünen ahtapot-fil karışımı uzaylılar ile olan iletişim kurma çabası ele alınıyor.

Sapir-Whorf hipotezi'nden bahsedilen filmde ve bu hipoteze göre; "Konuştuğunuz dilin yapısına göre karakteriniz ve dünya görüşünüz de şekillenir."

Latin alfabesinin soldan sağa, Arapçanın sağdan sola, Çincenin yukarıdan aşağıya olması beynimizin yapısını değiştirebilir bu hipoteze göre. Kulağa sert gelen dillerden birini, örneğin Rusçayı akıcı bir şekilde öğrendikten sonra o dili konuşurken daha öfkeli hissettiğini söyleyenlerin olmasını buna örnek olabilir. Arrival'da ise, dilin sadece düşünce yapısını değil zaman algısını da değiştirebilecek güçte olduğundan söz ediliyor.

Bu uzaylı dili öyle bir dil ki; Sapir-Whorf hipotezinden yola çıkılarak onu öğrenen kişinin zaman algısını bile değiştirebiliyor. evet bizimkinin aksine bu dile göre ise zaman doğrusal değil döngüsel...

görsel

''acaba dil yapımız farklı olsaydı zaman algımız da farklı olabilir miydi gerçekten?''

sonuç olarak; filmin can alıcı sorusu ve en güzel karesi de bu olmuş fikrimce.

https://youtu.be/qtnmvHMQtcI