bugün

iktisat

iktisat fakültesini kazanmış öğrencilere bu ilim ile ilgili en temel iki bilgi öğretilir:

kaynaklar kıttır ve insanın ihtiyaçları sınırsızdır.

bu iki varsayım üzerine batı tipi ekonomi anlayışı bina edilir ve öğrencilere anlatılır.

bizim medeniyet köklerimizle bu kan emicilerin temelde nasıl çatıştığını anlatmak için iktisat tanımı iyi bir örnektir.

her şeyden önce ifade etmek gerekir ki bu tanımı kabul etmek başlı başına şirktir. çünkü haşa Allah'ın yarattığı nimetler kıt değildir. doğan her insan nimetiyle birlikte doğar ve allah azimüşanın yaratmasının sınırı yoktur. bu varsayımı kabul etmek mazallah insanı imanından eder.

ikinci olarak ise katiyen insan ihtiyaçları sınırsız değildir. istekleri sınırsız olabilir lakin ihtiyaçlar sınırlıdır. değil 7 milyar insana 50 milyar insana dahi kolayca yetecek kadar mevcut sistem temel ihtiyaçların üretimini yapmaktadır. israfın ve nefsani arzuların sonuna kadar körüklendiği bir sistemde kafirin bu kanıya varmasını anlayabilsem de bu toprakların evlatlarının bu yanılgıya düştüğünü görmek üzüntü verici bir durumdur benim için.

iktisat örneğinden yola çıkarak burjuvanın aleti olmuş bilimlerin neredeyse tamamının temelinin islam inanç esaslarına aykırı olduğu ayan beyan ortadadır. bir iş yapılacak ise işe öncelikle islamı iyi kavrayıp sonra yeryüzündeki mirası tanıyıp bu mirası islam süzgecinden geçirerek iktibas etmek gerekir. aksi melez değerler sistemini oluşturur ki 250 yıldır bu değer sisteminden hayır görmüş değiliz.