hayatı götünden yaşıyorsun, bi elini tenine koyup burdayım iyi miyim neyin peşindeyim düşünmüyorsun. nereye çekilirse giden, ne denirse inanan ve sadece yuvarlanıyoruz kadar hayata dahil oluyorsun.
sonra boş bi çabayla, adaptasyonunu sağlamak için haplar, şuruplar hormonlarının ayarını yapıyorsun.
bunun kumandası bedenin dahilinde. hani, tamamen mesele senin kontrolünde. yetki sende. buna rağmen çözümü dışardan umuyorsun? acıyın, ağlayın, müthiş hızlı, acımasız ve zalim dünyayı kabullenemeyen minik kalpli taşra kelebeklerini hayata tutundurun.
ne var biliyo musun? bu hayata ait değilsen, yenisini kurarsın. mutlu değilsen seni yerlerde sürükleyen, avuçlarını yakan parcalayan o ipleri bırakırsın.