bugün

klişe

klişe nedir? bana göre klişe; heyecan verici olma özelliğini yitirmiş her türlü fikir ya da düşünsel üründür. toplumda belli bir doygunluk oluşturduğu için artık sıradanlaşan her şey...

eski bir arkadaşım; "özgün şeyler üretebilmek için önce klişeleri tüketmek gerek" derdi. örneğin; hiçbir müzik grubu ilk şarkısıyla dünya müzik tarihini değiştirmemiştir. hatta ilk yaptıkları şarkılar çoğunlukla bilinmez. önce klasikleşen şarkıları çalmış, bir süre başkalarını taklit etmişlerdir; daha sonra kendi beste denemelerini yapmış, alışıldık ritimler ve melodilerle şarkılar yapmışlardır. klişelerle beslenmiş, büyümüşlerdir. bütün bu süreçlerden geçtikten sonra sadece bazıları orijinalliğe ulaşabilmiş ve kalıcı olabilmişlerdir. en azından hikayeler böyle anlatıyor...

şöyle oturup düşünürsek, aynı toplumda yaşayan insanlar olarak her birimiz bir sürü klişeyi yaşadık. anlat anlat bitmez ama, içimden geldiği için bir tanesini anlatmak durumundayım. belki de hiç ummadığım bir yerde, aynı klişeyi yaşadığımız birileri bu satırları okuyordur...

benim hikayem ilkokul yıllarında geçiyor. bakkala ekmek almaya gittiğimiz, paranın üstüyle kendimize eti puf aldığımız yıllarda... sokağın başındaki bakkaldan alışveriş yapmıyoruz. iki sokak yukarıdaki tonton bakkal amca daha samimi geliyor bize. burası diğer zemin katlardan biraz daha aşağıda. kapıdan girebilmek için birkaç basamak iniyoruz. kapı açılınca birbirine çarpan zillerin sesi ve hatıralarımızda yaşamaya devam eden meşhur bakkal kokusu karşılıyor bizi. "hoş geldiniz" diyor bakkal amca, gülümseyerek. alacağımızı alıp koşarak çıkıyoruz. doğru eve... her gün gidip geliyoruz böyle. sonra karne aldığımız gün bakkal amcamıza uğruyoruz elimizde karnelerle. tek tek karnelerimize bakıp, bize çokomilk veriyor. "aferin size" diyor, gururlanarak. eve giden yolda ağzımızı şapırdatarak yiyoruz çokomilklerimizi. parayla alınan hiçbir çokomilk o kadar lezzetli gelmiyor o günden sonra...

sahi nedir klişe? sonuna kadar okumaya üşendiğimiz bir çocukluk anısıdır belki de...