bugün
- bir kadın nasıl tavlanır17
- hemşire kızlar nasıl oluyor26
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek26
- kızların tipe bakmadığı gerçeği24
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz30
- insanlar melek mi şeytan mı9
- sözlük kızlarının saç rengi9
- icardi190522
- düşün ki o bunu okuyor8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- anın görüntüsü9
- iğrenç bir his tarif et33
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- en yaşlı özelliğiniz18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- suriyeliler suriye'ye dönsün10
- fake hesabım için nick önerileri9
- emmanuel emenike9
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- ahirette sorulacak ilk soru8
klişe nedir? bana göre klişe; heyecan verici olma özelliğini yitirmiş her türlü fikir ya da düşünsel üründür. toplumda belli bir doygunluk oluşturduğu için artık sıradanlaşan her şey...
eski bir arkadaşım; "özgün şeyler üretebilmek için önce klişeleri tüketmek gerek" derdi. örneğin; hiçbir müzik grubu ilk şarkısıyla dünya müzik tarihini değiştirmemiştir. hatta ilk yaptıkları şarkılar çoğunlukla bilinmez. önce klasikleşen şarkıları çalmış, bir süre başkalarını taklit etmişlerdir; daha sonra kendi beste denemelerini yapmış, alışıldık ritimler ve melodilerle şarkılar yapmışlardır. klişelerle beslenmiş, büyümüşlerdir. bütün bu süreçlerden geçtikten sonra sadece bazıları orijinalliğe ulaşabilmiş ve kalıcı olabilmişlerdir. en azından hikayeler böyle anlatıyor...
şöyle oturup düşünürsek, aynı toplumda yaşayan insanlar olarak her birimiz bir sürü klişeyi yaşadık. anlat anlat bitmez ama, içimden geldiği için bir tanesini anlatmak durumundayım. belki de hiç ummadığım bir yerde, aynı klişeyi yaşadığımız birileri bu satırları okuyordur...
benim hikayem ilkokul yıllarında geçiyor. bakkala ekmek almaya gittiğimiz, paranın üstüyle kendimize eti puf aldığımız yıllarda... sokağın başındaki bakkaldan alışveriş yapmıyoruz. iki sokak yukarıdaki tonton bakkal amca daha samimi geliyor bize. burası diğer zemin katlardan biraz daha aşağıda. kapıdan girebilmek için birkaç basamak iniyoruz. kapı açılınca birbirine çarpan zillerin sesi ve hatıralarımızda yaşamaya devam eden meşhur bakkal kokusu karşılıyor bizi. "hoş geldiniz" diyor bakkal amca, gülümseyerek. alacağımızı alıp koşarak çıkıyoruz. doğru eve... her gün gidip geliyoruz böyle. sonra karne aldığımız gün bakkal amcamıza uğruyoruz elimizde karnelerle. tek tek karnelerimize bakıp, bize çokomilk veriyor. "aferin size" diyor, gururlanarak. eve giden yolda ağzımızı şapırdatarak yiyoruz çokomilklerimizi. parayla alınan hiçbir çokomilk o kadar lezzetli gelmiyor o günden sonra...
sahi nedir klişe? sonuna kadar okumaya üşendiğimiz bir çocukluk anısıdır belki de...
eski bir arkadaşım; "özgün şeyler üretebilmek için önce klişeleri tüketmek gerek" derdi. örneğin; hiçbir müzik grubu ilk şarkısıyla dünya müzik tarihini değiştirmemiştir. hatta ilk yaptıkları şarkılar çoğunlukla bilinmez. önce klasikleşen şarkıları çalmış, bir süre başkalarını taklit etmişlerdir; daha sonra kendi beste denemelerini yapmış, alışıldık ritimler ve melodilerle şarkılar yapmışlardır. klişelerle beslenmiş, büyümüşlerdir. bütün bu süreçlerden geçtikten sonra sadece bazıları orijinalliğe ulaşabilmiş ve kalıcı olabilmişlerdir. en azından hikayeler böyle anlatıyor...
şöyle oturup düşünürsek, aynı toplumda yaşayan insanlar olarak her birimiz bir sürü klişeyi yaşadık. anlat anlat bitmez ama, içimden geldiği için bir tanesini anlatmak durumundayım. belki de hiç ummadığım bir yerde, aynı klişeyi yaşadığımız birileri bu satırları okuyordur...
benim hikayem ilkokul yıllarında geçiyor. bakkala ekmek almaya gittiğimiz, paranın üstüyle kendimize eti puf aldığımız yıllarda... sokağın başındaki bakkaldan alışveriş yapmıyoruz. iki sokak yukarıdaki tonton bakkal amca daha samimi geliyor bize. burası diğer zemin katlardan biraz daha aşağıda. kapıdan girebilmek için birkaç basamak iniyoruz. kapı açılınca birbirine çarpan zillerin sesi ve hatıralarımızda yaşamaya devam eden meşhur bakkal kokusu karşılıyor bizi. "hoş geldiniz" diyor bakkal amca, gülümseyerek. alacağımızı alıp koşarak çıkıyoruz. doğru eve... her gün gidip geliyoruz böyle. sonra karne aldığımız gün bakkal amcamıza uğruyoruz elimizde karnelerle. tek tek karnelerimize bakıp, bize çokomilk veriyor. "aferin size" diyor, gururlanarak. eve giden yolda ağzımızı şapırdatarak yiyoruz çokomilklerimizi. parayla alınan hiçbir çokomilk o kadar lezzetli gelmiyor o günden sonra...
sahi nedir klişe? sonuna kadar okumaya üşendiğimiz bir çocukluk anısıdır belki de...
güncel Önemli Başlıklar