Şimdi bir kere burada sizin yorum yapabilmek için "akıl sağlığı" kavramınızı da bir sorgulamanız gerekir. Akıl gerçekten vücut gibi iyleştirilebilen, normali olan bir şey midir ? işte bunun cevabı tanı-tedavi olayını çok değiştirir. Fenomenal yaşantıların, bilinçte nörofizyolojik bir karşılığı olduğu bilimsel değil. Çok zayıf varsayımlar. ilaç gereksizdir demiyorum, dile giremeyen birisine, söze angaje olmayan birine ilaç yazılabilir. Fakat bu durum çoğunlukla Psikozdur. Bunun dışında ilacın hiç bir yararı yok. Esrar sardırmakla aynı şey. DSM gibi tanılama araçları ilaç şirketlerinin sponsorluğunda yapılıyor. Torbacı, sizin akıl sağlınızı belirliyor yani.
Burada tıp eğtiminin pek bir önemi kalmıyor işte. Çünkü ikisinin çalıştığı alan eğer nörofizyoloji, nöropsikoloji değilse hekimliğin hiç bir avantajı kalmıyor. Çünkü beyinle değil, bireysellikle, ruhsalllıkla çalışıyorsunuz.
Genetik etkenleri kanıtlamak mümkün ama bilgiler kümülatif falan değil. Her seferinde yıkılıyor. Genetik kolay bir kutu, söyleyip işin içinden çıkıyorsun fakat durum bundan ibaret değil. Biyolojiyi aşan, biyolojizmi yıkan bir şeyler var. Bu yüzden Psikolog ya da Psikiyatr, Biyolojistse terapi bazında pek anlamsızlar.
Her aklın sağlıyı kendine hastır, ilaçlarla ve herkese yapılan tedavilerle çözülebilir değildir. Ancak sizden toplumun istediği insanı oluşturmanızda yardımcı olabilecekleri bir alan yaratırlar. E bu da modernizm.
