Modernizm adı altında topluma aşılanan öğeler ile toplumsal ahlaki değerlerimizi tek tek kaybetmekteyiz. Vefa, vicdan, hatır, saygı, sevgi, sadakat, tahammül, hoşgörü gibi huzuru çağrıştıran ilkel ama evrensel olan kavramların yerini; vefasızlık, vicdansızlık, hatır bilmezlik, saygısızlık, sevgisizlik, sadakatsizlik, tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük, doyumsuzluk gibi kaosu çağrıştıran modern hissiyatsızlıklar almış durumda. Bu kaos doğurma potansiyeli yüksek olan modern hissiyatsızlıklar, kimileri tarafından özgürlüğün tanımı olarak ele alınarak, modern insanın kişisel özgürlüğünü ya da kişisel özgürlük anlayışını hissiz bir insana indirgiyor. Bu noktada, sosyal ilişkilerimizde huzuru ve hoşgörüyü arayışımız; akıl ve ruh sağlığı küflenmiş, sözde aydın ve sözde bilge insanların topluma kötü niyetli önderlik etme insafsızlığını kendilerinde bulmaları ile yavaş yavaş son bulmaktadır.
Modern kültür, bence, bu hissiyatsızlıklardan kaynaklanan çatışmaların doğurduğu bir kaos kültürüdür. Umarım gelip geçicidir.