bugün

mektuplaşmak

ilkokuldayken, hangi derste hatırlamıyorum Türkçe falandır herhalde, mektup nasıl yazılır anlatmışlardı. işte o günün ev ödevi için de mektup yazıp birine göndermemiz istenmişti. Ben de o zamanlar okulu ne biçim seviyorum, çok hevesle gidiyorum ödevlerimi çok hevesle yapıyorum bilmem ne. Neyse. işte geldim eve, anne baba ben mektup yazcam dedim. Tamam dediler koydular kağıdı kalemi önüme, anneannemle dedeme yazıyorum. Güzelce dizdim incileri, bitirdim dedim hadi gidip postaneden gönderelim bunu. O zamanlar da ekmek alacak parayı güç bela yetiştiriyoruz, zarfa pula para vermek lüks sayılıyor. Dedemlerin evi de bizim eve yürüyerek on dakika ajshjda. Tabii benim aklım bunları alacak yaşta değil, anlatcak olsalar üzülürüm diye anlatmaya da yanaşmıyorlar, ödev yapmışım mektup yazmışım ya gönderelim diye tutturdum. En sonunda babam tamam ben göndercem diip alıp gitmişti de güvenip sevinmiştim.

Çok Seneler sonra bir gün aklıma geldi, o mektubu postaneden göndermedin değil mi baba gidip dedemlere verdin dediğimde tabii kızım deli misin demişti asajdhd.

Mektuplaşma denen şeyi hiç yapmadım. Bir kere mektup yazdım işte böyle, onu da cevap beklemeden yazmıştım zaten. Bir kere danimarka'dan mektup bir kere de japonya'dan kartpostal gönderdiler ama ikisine de cevap vermedim. Neden bilmiyorum, vefasız bir köpek olduğum için olabilir. Tembellikten de olabilir, emin değilim.

Mektuplaşma içimde ukdedir ama devir geçti artık. Teknolojinin sonunu gördüğümüz bir gün tadına varırım belki.