bugün

önyargı

bir gün; kırsal yerlerden birinde kocasını çocuğu doğmadan kaybetmiş, yalnız ve hamile bir kadın dişarıda yaralı ve ayağı topallayan bir kediye rastlar. onun o haline acır ve evine götürmeye karar verir. kediyi evine getirir, yaralarını temizler, yaralı bacağını sarar, karnını doyurur. kedinin topal bacağı da kısa zaman sonra iyileşir. kadın da zamanla kediye alışır ve onu dişarı geri bırakmaya gönlü razı olmaz. kedi ise kadının en yakın dostu olmuştur, yanından hiç ayrılmamaktadır.
bir gün, kadının bebeği dünya gelir. tüm yokluklara ve yalnızlığına rağmen hayata tutunmak ve bebeğini tek başına büyütmek zorundadır. bebeğin birkaç aylık olduğu bir gün, dişarıdan yiyecek bulabilmek için sokağa çıkar ve bebeğini de yanında taşıması mümkün olmadığı için, kısa süreliğine kediyle birlikte evde bırakır. geri dönüp kapıyı açtığında ise, kedinin kanlı ağzı ve patileriyle karşılaşır. çılgına dönen kadın, eline gelen ilk cisim olan küreği tuttuğu gibi hışımla kedinin başına indirerek kediyi oracıkta öldürür ve bebeğinin bulunduğu odaya koşar. odada ise beşiğinde huzurla mışıl mışıl uyuyan bebeği ve beşiğin başucunda parçalanmış bir yılan ölüsüyle karşılaşır..