bugün

anne

BENiM her şeyim.
Doğar doğmaz menenjit geçirmiş ve aylarca hasta kalmış bir bebekle başladı onun anneliği. Ben ayaklanıp yürüyene kadar fiziksel engelli olma korkusuyla, konuşup kendimi anlatmaya başladığım ana kadar da zihinsel engelli olma korkusuyla büyüttü beni.
Tam bende fiziksel ve zihinsel engel olmadığını anlayıp annelik duygusunu rahatça tadacaktı ki; Babam ben 7 yaşındayken siktir olup gitti.
Yine başladı mücadelesi, 14 yaşıma kadar hem analık hem babalık yaptı bana. Ortaokul bittiğinde adam akıllı hiçbir okulu kazanamadığım için sırf kolejde iyi bir eğitim alabileyim diye bunca cefanın üzerine yine babama teslim etti beni. Babamın derdi beni okutmak değil, annemle senelerce girdiği 'çocuk çatışmasından' galip ayrılabilmekti. Yoksa Okuldu, kolejdi falan işin boku.
Tabi ki annemden ayrılıp babamın yanına gidince iyi bir eğitim alamadım. Para verip okutulduğum okuldan atıldım. Döndüm annemin yanına. Disiplin sicilim ve notlarım nedeniyle izmir'de hiçbir okul almadı beni. Sonra babam yine parayı basıp bir okul ayarladı Ve döndüm Antalya'ya. Kör, topal bir şekilde bitirdim liseyi.
Sonra üniversite zamanı geldi. Nasıl olduğunu ben de bilmiyorum ama bir şekilde kazandım bir yerleri. Babam yine ortalıkta Yok tabi. içip içip, kumar oynamakla meşgul. Sağolsun yine annem okuttu, kendinden her şeyi esirgeyip benden hiçbir şeyi esirgemedi.
Ne zaman yanına gitsem bir sürü şey aldı, en sevdiğim yemekleri yaptı. Babamdan yıllarca göremediğim sevgi kırıntısını onunla 5 dakika oturup kahve içerken bile görebiliyordum. Yeri geldi arkadaşlarıma gocunuşumu anlattım, yeri geldi kız arkadaşlarımdan bahsettim. En iyi arkadaşım gibi yani.
Sonra okul bitti, 1 sene öyle böyle iş peşinde koştum. Baktım yerimde sayıyorum, 2015'te mecburiyetten yine babamın yanına gitmek zorunda kaldım.
Bu sefer yaşımın da ilerlemesiyle değerini daha iyi anladım tabi. 2 senedir babamın yanındayım, daha 1 kere bile nasılsın diye sormamıştır. Oysa annem öyle mi? Uzaktayken bile haftada 3-4 kez arar, neler yaptığımı, nasıl olduğumu sorar. Özlemim öyle bir depreşiyor ki; 2-3 ayda bir yanına giderim. Keşke herkes bana onun gibi güvenebilse. Akşam dışarı çıkarım, söylediği tek şey 'çok içme, sabah bile olsa eve gel.' Babam öyle mi? Allah'ın her günü içer, ben haftasonu tatilimde 1 akşam dışarı çıkıyorum diye yapmadığı kelime kalmaz. Yok gündüzün şerhi gecenin hayrından bile iyiymiş falan. 1 kere güven ulan, 1 kere güvenebilmek çok mu zor? Bak anneme; sadece hangi arkadaşımla çıktığımı sorar ki, bana ulaşamazsa arkadaşımdan ulaşsın. Arkadaşlarım aynı mahalleden, çocukluktan zaten, annem de hepsinin annesiyle komşudur, arkadaştır.

Geçen gün aradı beni. Sana para göndereyim, yılbaşında eğlenmeye, içmeye çıkarsın yanında bulunsun diyor. Halbuki param var, her zaman param kadar içmişimdir. Ama kadın eğlenmemi, mutlu olmamı istiyor. Babam öyle mi? Ona sorsan otur evinde, şimdi çıkacaksın ve bir sürü para harcayacaksın der. Ki kendisi annemin aylık kazancının 5-10 katı kadar kazanca sahip. Öyle olur işte annem, kimse senin kadar düşünmez.
Şimdilerde anlıyorum Da; sanırım ana kuzusuyum ben. Böyle bir annenin nasıl kuzusu olmayayım ki? Alışverişe giderken bile onu götürürüm yanımda. öyle güvenirim ki zevkine, bilirim üstümde en iyisinin durmasını isteyeceğini. Ben akşam dışarı çıkarken babam bu saatte nereye der, annem üstümü kontrol eder sıkı giyinmiş miyim diye. Babam lazım oldu mu son sigaramı bile alır, annem paketimde az sigara kaldığını görünce kendi paketini bırakır.
Öyle büyük etkisi var ki üzerimde, çok defa intihar etmekten sırf o çok üzülür Ve ömür boyu toparlayamaz diye vazgeçmişimdir. Ona karşı o kadar büyük bir sorumluluk hissediyorum ki, sinirden en kötü şeyleri yapabilecek anımda bile bir şekilde durdurabiliyorum kendimi.
Allah ömrümden alsın ömrüne versin. Çok özledim, yine geleceğim bu aralar yanına göçmen güzeli. Seni çok seviyorum.