evvela maddi yeterliliğiniz yoksa, iyi kazanmıyorsanız ve güncel kazancınızın da sürekliliği yoksa ve de hayatın karşınıza çıkaracağı kötü sürprizlere hazırlıklı değilseniz yani özetle maddi manevi anlamda götünüz yemiyorsa hiç bulaşmayın derim!
olası eşinizle & ciddi düşündüğünüz yavuklunuzla gittiğinizkafede verdiğiniz/vereceğiniz on beş yirmi liralık hesap için bile parmak hesabı yapıp kılı kırk yarıyorsanız zaten artçı deprem diyebileğimiz bu durumda yeterince silkeleniyorken öncü deprem denilebilecek evlilik giderleri/kurulan yuvanın rutin ödemelerinde ayakta duramazsınız, iyisi mi deprem bölgesinden uzakta yaşayın..
işin maddi boyutu böyle...
gelelim manevi kısıma..
baştan anlaşalım güzel kardeşim; aşk maş hikâye, fasa fiso..
aslıl olan sabır, sadâkat, iyi huy, saygı, hoşgörü ve idare gibi temel kavramlar ki bunlar olmasa zaten evlilik kurumunun temeli olmaz!
flört döneminin kısa küsüşmeleri, tatlı git gelleri ve trip atakları evlilikte yerini çıldırtıcı krizlere, öfke nöbetlerine ve gözü dönmüş ataklar silsilesine bırakır ki bu da çelik gibi sinir gerektirir..
evlenenler yalnızca eşler değil ailelerdir klişesi de ilk aylardan itibaren kendini iyidem iyiye hissettirir..
senin tarafın, eşin tarafı gelir gider olur olmaz şeylere burun sokar, can sıkar, dinamiti yerleştirip pimi çeker gider; artım kimin götünde patlarsa...
özgürlüklerin kısıtlanması, sosyal kota, arkadaş ayıklamaları, bozulan yemek ve uyku düzeni de cabası...
he iyi tarafı yokmu var tabi..
misal kendi evin gibisi yok ne olursa olsun, misal ailevi arkadaşlıklar, misal bebek, misal kavga sonrası sex vs vs ;)
