Yönetmen, hayallerinize kavuşmak için çok çalışmanız gerek, ne olursa olsun yılmamanız gerek temasını işleyeyim derken bu narsist hocanın psikolojik şiddetini meşrulaştırmış. Klişe bir konuyu klişe olmayan bir şekilde anlatayım demiş ama ı ıh olmamış. Hoca ruh hastasının teki olduğu halde yıllarca o okulda nasıl kalabiliyor? Koca adamları dövüyor onlar da ağlıyor falan.. gerçekçi değil. Sonra andrew karakterinin kaza yapıp hala provaya koşması fazla abartılı geldi. Sanki nolmuş, ameliyata yetişmeye çalışan doktor bile bu kadar gaza gelmiyor. Yani ben vay be çocuğa bak demedim salağa bak, bu kadar mallık anca filmlerde olur dedim.. o başı sonu belli olmayan flört hikayesi de çok gereksizdi, filme hiçbir şey katmadığı gibi çocuğu daha da antipatikleştirdi.
Ellerini parçalamak pahasına böyle bir şiddete boyun eğen çocuğu sonunda başarabildiği için, ruh hastası bir adamı da bir öğrenciden müzisyen yaratabildiği için alkışlayamayacağım ben. Hayatta tek ölçüt başarılı olmak mı? Sonunda başarılı olacağız diye bunca zorbalığa tahammül etmeye gerek var mı?
Ayrıca j. k. Simons’ın oyunculuğuna şapka çıkarılır, buna lafım yok.