bugün

insanı zaman değil tecrübeler büyütür

öğrendiğim için mutlu olduğum yegane şeylerden biri insanların ideolojilerinden, inançlarından çok kişiliklerine bakarak onlara değer vermek oldu. tabi bunun da kendine ait kriterleri oluştu zamanla ve bu kriterler artık benim kanunlarım oldu. örneğin bir arkadaşım sevgilisini aldatıyorsa onu hayatımdan çıkarıp atarım, çünkü her sabah seni seviyorum dediği bir insanı aldatan, arkadaşlarını çıkarları için ip üstende hoplatır. mülkiyetçi insanların gereksiz ben merkezciliği gibi veya çevresindeki insanları tüketmeye alışmış, tüketim toplumunun yegane parçası olan insanlar gibi. kendisi dışındaki herkesi bir eşya, meta gibi görürsün, ancak bağ kurduğun insanlar senin benliğini şekillendirmeye başlar ve zamanla onları koyduğun konuma kendini de koymaya başlarsın. çoğumuzun estetik algısı da bu yüzden ortaya çıkar zaten. eşyalar arasında kendimizi de alınıp satılabilen; kullanım değeri ve tüketim değeri olan ürünler gibi oluruz. bunu bir yandan da tanımadığın insanlarla flörtleşilirkenki samimiyetsizliğe benzetiyorum. bir nevi kim daha mükemmel yarışması gibi. kimin fiyatı daha pahalı, kim daha değerli kıyaslaması. zaten bu tipler ilişkileri bittikten sonra da hangimiz ilişkiye daha çok emek verdi geyiği yapar. yapma gülüm, yapma. sevdiğin için değil de yapmış olmak için yaptığını belli etme bari.