Düşünün. Henüz ilkokulda olan evladınız aylardır hastanede tedavi görüyor. Kana ihtiyacı var ve siz bizzat 100km öteye gidip bunu kendiniz alacaksınız. Olabildigince hızlı olmak adına..
işinizi halletmiş 3-5 ünite kan özel kutusunda yanınızda. Evladınıza yetişmenize 70km var. Hızlı ama dikkatli bir şoförsünüz. Tek şerit yolun sağ tarafında çalışmalara bakılırsa muhtemelen 2 sene içinde çift şeritli yol olacak. Belki şimdi olsa çocuğunuza daha hızlı varabilirdiniz..
Yol,bir köyden geçerken birden önünüze hastanedeki evladınız yaşıtlarında iki çocuk atlıyor. Size ait olmayan korna sesleri arasında direksiyonu iyi bir şekilde kontrol edip onları henüz kollayabilmişken bir üçüncü çocuğun arabanızın camına çarpıp, arkanıza bıraktığınızı yeni fark ediyorsunuz.
Hemen yavaşlamış, çalışma olan yolda durmuşsunuz. Arbadan çıkarken yanınızda bir kaç arabanın daha durduğunu görüyor onlarında diğer çocukları çarpmanın eşiğinden geçen insanlar olduğunu sonradan öğreniyorsunuz. Hatta biri sizin çarptığınız bedene tekrar çarpmış.
Olayı duyan görenler hemen yoldaki karmaşayı düzeltmiş trafiği düzenlemiş. Birileri yol kenarında iki çocuğun ellerinden tutmuş. Bir kadın uzaktan bağırarak geliyor. Mutfak önlüğüyle örtüyor bedeni.
Sizse başınızı ellerinize almış yolun kenarına çökmüşsünüz.
Peki ben nerdeyim? Ben yola atlamış sağ salim kalan iki çocuktan biriydim. Mutfak önlüğüyle bağıra çağıra gelip kuzenimin kan gölü içindeki bedenini örten benim annemdi.
Ve başını elleri arasına almış kafasını kanatana kadar asfalta vuran bir şoför de vardı.
Kendi evladına kan taşırken tüm asfalt başka bir evladın kanlarına bürünmüştü.
Sonra dan öğreneceğiz ki o kazadan bir kaç gün sonra şoförün kendi çocuğu da ölmüş.
O ana dair net bir duygu yok. Ancak her bir ayrıntısı sebepsizce gözlerimin önüne geliyor. ilk kez yazmak istedim.