bugün

dinde zorlama yoktur

kuran'ın, evrensel ve sürekli olan hükümleri yanında, geçici ve lokal şartlara bağlı hükümleri de vardır.
islamın evrensel ve süreklilik arz eden hükümlerini şu ayette görebiliriz.

"Sizinle savaşanlara karşı, siz de Allah yolunda savaşın. Fakat haksız yere saldırmayın. Muhakkak ki Allah haddi aşanları sevmez. Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne (dinden döndürmek için işkence yapmak), adam öldürmekten beterdir. Yalnız, onlar, Mescid-i Haram’ın yanında sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla orada savaşmayın, Fakat onlar size savaş açarlarsa siz de onlarla savaşın. işte kâfirlerin cezası böyledir.” (Bakara, 2/190-191) mealindeki ayetlere savaşın evrensel prensiplerini işaret etmektedir.

Ayette denmektedir ki, sizinle savaşmaya karar verenlerle sizde savaşın. Ama durup dururken haksız yere saldırmayın. Savaşırken bile düşmanlarınıza karşı islamın ön gördüğü, kadın, çocuk, yaşlı ve dinini yaşamaktan başka bir gayesi olmayan rahip ve benzeri insanları öldürerek haddinizi aşmayın.

Tevbe süresi 29. Ayet ise savaş ortamına yönelik emirlerden oluşmaktadır. Ayetin inme sebebi, mekkenin fethinden sonra, bizanslılar şam bölgesinde bulunan ve onların himayesindeki hristiyan gassaniler, müslümanlara hücum etmek için planlar yapmış, askerler hazırlamışlardır. Tabuk seferi bu ayetin inmesinden sonra böyle bir ortamda gerçekleşmiştir. Yani mesele yine karşı tarafın fitne çıkarması ile ilgilidir.

ayrıca ehli kitapla ilgili kucaklayıcı ve evrensel bir çok ayet verdır.


“Zulmedenleri hariç, Ehl-i kitab ile en güzel bir tarzın dışında mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: Biz, hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik. Bizim ilahımız da sizin ilahınız da bir ve aynı ilahtır ve biz O’na gönülden teslim olduk.” (Ankebut, 28/46)

“(Resulüm! Eğer onlar barışa yanaşacak olursa sen de yanaş ve Allah'a tevekkül et. Şüphesiz O her şeyi hakkıyla işitir, her şeyi hakkıyla bilir.” (Enfal, 8/61)