bugün

küçük bir çocuk ne kadar şerefsiz olabilir

cevabı benim hikayemde saklı olan sorudur.

yıllar önceydi, bir bayram sabahı başladı adilikler silsilem. 9-10 yaşlarında ufak bir çocuktum. her bayram olduğu gibi barış manço'nun bugün bayram şarkısını dinledik ve akabinde kahvaltı sofrasına kurulduk. oldum olası domates yiyemem ve küçükken hele her şeye mırın kırın ederdim. o güne dair hatırladığım tek kabahatim nimete 'ıyy bu ne bok gibi' dememdir. annemin sabrını epey bir zorlamışım herhalde ki bayram mayram demeden yüzümü yolup kan içinde bıraktı. tırnak izi hala durur yüzümde. yapılır mı be annem? daha bayram ziyaretlerine gidecektim. şimdi herkesin ne oldu yavrum sana sorularına maruz kalacaktım. kısacası kahvaltı da bayram da zehir olmuştu benim için.

kahvaltıdan sonra babam; abimle beni alacaktı ve baba tarafını ziyarete gidecektik. bu arada annem ve babamın ayrı olduğunu da belirteyim. ee tabii doğal olarak yüzümün halini gören babam da donakaldı noldu böyle dedi. her şey gün gibi açıktı yalan söylenecek bir durum yoktu ve yalan söyleme ihtimalim olsa dahi çocuk aklıyla bunu başaramazdım herhalde. annem yaptı dedim. delilik bizim kanımızda vardır o da delirdi ve bunu nasıl yapar diyip direksiyonu yumruklamaya başladı. buna tamamen hak veriyorum; fakat sonra hızını alamadı ve 'o orospu' dedi. bu satırları yazarken gerçekten zorlanıyorum. ikisini de çok seviyorum çünkü. her neyse işte, asıl mesele burada başlıyor. son derece hassas ve benden 2 yaş büyük olan abim (abi ama o da çocuk neticede) ağlıyor ve arabadan inip koşmaya başlıyor. pek sağlıklı bireyler olduğumuz söylenemez sorunlu insanlardık. ('şimdi de değişen pek bir şey yok ya'). zor zamanlar geçirdik. neyse devam edelim. babam koşup abimi durdurdu ve arabaya geri döndürdü. 'ee sen ne yapıyorsun,şerefsizlik demiştin şerefsizlik bunun neresinde?' diyeceksiniz. benim şerefsizliğim şuydu:
küçücük bir çocuk olmama rağmen pis duygulara sahiptim ve annemin bunu hak ettiğini düşünerek susmuş,tepkisiz kalmıştım. oysa abim gibi yapmalıydım. onun kadar yürekli olamadım çünkü egolu bir veledin tekiydim, anneme nefret duyuyordum yaptığı hareketten dolayı. babam özür diledi ve bizi daha doğrusu abimi yatıştırdı. sonra ziyaretlere gittik falan işte. bitti mi? bitmedi şerefsizliğim; çünkü ben şerefsizin önde gideniyim.

akşam eve döndüğümüz zaman daha kapıda ayakkabılarımızı çıkarırken annem 'babanız bir şey dedi mi' sorusunu sordu. annem ta sabahtan benim gönlümü almıştı olaydan hemen sonra. yani barışmış gibiydik en azından özür dileyip sarılmıştı bana. ben de her ne kadar şerefsiz biri olsam da adı üstünde çocuğum ve biraz masumluğa sahibim ya işte o yüzden affedivermiştim annemi(güya) ve akşam tekrar onunla konuşabilecek durumdaydım. sorusuna kafa sallayarak cevap verdim. bakın daha kapıda babamı ele veriyorum. kahpesin olum sen böylesin işte. içeri girdik ve annem beni 'ne dedi' diye zorladı. bence bunu yapması doğru değildi ama ayrılar ya onların da hassas olduğu bir konu bu yani. o şunu mu dedi diye soruyordu ben de cık yapıyordum.
-şöyle mi dedi? -cık. peki böyle mi dedi? -çı. en sonunda -hiii yoksa orospu mu? ben de kafa salladım. kafam kopsaydı keşke de babamı gammazlamasaydım. bunun adı resmen gammazcılık, resmen şerefsizlik. öyle değil de ne söyleyin hadi ne? annem bunun üzerine babama bir mesaj çekmişti ne yazdığını bilmiyorum ama artık bu saatten sonra bir şey fark etmezdi de benim için. daha sonraları babamla tekrar görüştüğümüzde babama karşı çok utanç duyuyordum, yaptığımın affedilemez olduğunu düşünüyordum. oysa babam hiçbir şey olmamış gibi başımı okşadı. onlar bize kızamazlardı ki buna hakları da yoktu zaten. bizi ikilemde bırakma hakları yoktu! ayrılmış olsalar da bizi anne ve baba arasında seçim yapmak zorunda bırakmaya hakları yoktu! yoktu işte yoktu! artık babam da yok. annemle ise birbirimizi ne kadar sevsek de, böyle gelmiş böyle gider hesabı halen daha birbirimizi yemeye devam ediyoruz. koca adam oldum ama adam olamadım. ayrıca biliyorsunuz ben bir şerefsizim de aynı zamanda. hikayenin sonuna geldik. bu hikayenin şerefsiz çocuğu artık başka hikayelerde şerefini muhafaza etmeye çalışacak, bunun sözünü veriyor kendine ve sizlere..