bugün

nuriye gülmen ve semih özakça nın açlık grevi

sevda yaşadığını iddia eden birçok kişinin suratına semih ve esra gerçeğini vurmak istiyorum şu günlerde.

bir adam düşünün ki alnında ölüm rüzgârı salınırken, üstüne bir de tutsaklıktayken talebi ''sevdiğimin yüzünü bir kez görebilir miyim?'' oluyor. avukat ebru timtik'in dediği gibi elbette ki bu talebi faşizm tarafından reddediliyor. ancak bu talep gerçekleşemese de hiçbir şey semih'in ve esra'nın gerçeklikle yoğrulmuş sevdasının önüne geçemiyor.

ve bir kadın düşünün ki eşi için, sevdası, yoldaşı için saymakla bitmeyen tüm bu koşullara rağmen yüzünde ona umut veren gülüşünü eksiltmiyor. daima yüzündeki o onurlu gülüşünü nişane gibi taşıyor, sevdasının kenarına iliştiriyor. semih'in gözlerinden bakıyor zamana. bu kadın; sevdiğinin onu gördüğünde sağlık sorunları sebebiyle yavaşlayan nabzını hızlandırmayı başarabiliyor. ve bu durum sağlıkçıların notlarına işleniyor.

neresinden bakarsak bakalım onların sevdasında taşıdığı onuru görebiliyor ve en önemlisi hissedebiliyoruz. bu romantik bir durum değil; bilâkis günümüzde her şey gibi içi çürütülmeye çalışılan ''aşk'' ve onun içi boş hayal dünyasının aksine, tamamen gerçeklikle kuşatılmış bir sevdadır. ve düzenin üzerine kurulmuş milyonlarca türden fikirli aşk hayallerinin hiçbirinin erişemeyeceği kadar güzel ve gerçektir.

beraberce bir diğerinin davasında açlığı, işkenceyi, ölümü dahi paylaşabilecek iradede sevdalanmanın eşsizliğini, hepimizin yüreğine değebilmiş olmasının gerçekliliğini unutmayın.

görsel
görsel